3 gündür finaline yoğun bir tempo ile çalıştığım türk vergi sistemi dersinin başına son kez oturmuştum.yarın sınav vardı ve sadece son bir tekrar yapmam gerekiyordu.tam derse başlayacakken telefon çalar.arayan dayımınoğludur.facebook'taki profil resmimin ne kadar güzel çıktığını söylemek için aramıştır.
birkaç karşılıklı övgü dolu sözlerin ardından "sen ne yapıyorsun,hayat nasıl gidiyor abi?" diye sordum.aldığım cevap ise kalbimin küt küt atmasına,bedenimin kıpkırmızı bir renge bürünmesine sebep olur: "biz de babaannemizi defnettik işte..."
daha birkaç ay evvel,yaz tatili vesilesi ile memlekete gidince görüştüğüm o dünyalar tatlısı anneannem...bana sürekli "canım" diye hitap eden anneannem...sürekli "okuyan tek torunum sensin canım benim,allah emeğini boşa çıkartmasın" diye dua eden anneannem...ölmüştü...
insanın en çaresiz,kendini en yalnız hissettiği an bu olsa gerek...ölüm, daha öncesinde hiç bu kadar yanıma uğramamıştı...her tatilde,her düğünde evine gittiğim o güzel insanın,sabahın köründe kalkıp sobayı yakan,bana kahvaltı hazırlayan o değerli insanın vefat haberini,hem de hiç beklemediğin bir anda hem de şok edercesine almıştım...
ailem ise bana haber vermemişti...finallerim vardı çünkü...sınav zamanı aklımın orda kalmasını istememişlerdi..kızmıştım onlara ama...artık çok geçti...cenaze defnedilmişti bile...
dayıoğlunun önerisi üzerine aileme vefat haberini aldığımı belli etmedim.onca derdin arasında bir de beni düşünsünler istemedim.
cuma günü son finalden çıktıktan sonra bulduğum ilk otobüs ile memlekete gittim.dayım ve kuzenim beni alıp cenaze evine götürdüler...eve vardığımda ayaklarım ile inatlaşmaya başladım...gidip-gelme arasındaydım...dayanamıyordum...20 senedir anneannemin güzelleştirdiği ev şimdi yalnızdı...
salona girdiğimde teyzelerimin gözleri doluydu...zar zor ayağa kalkıp birbirimize sarıldık...zor tutuyordum kendimi...odaya girdiğimde ise elleri titreyen,sakalında tek bir siyahlık kalmamış dedem zar zor ayağa kalktı...öptü...sarıldı...sonra diğer büyüklerim...dayım...babam...anneme geldiğimde ise artık gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı...zor bela oturdum kanepeye...
sessizlik...ve cenaze evi...nerdeydi anneannem?..birazdan odaya girip "hoş geldin canım." diyip sarılmayacak mıydı bana?..
kalacak yer sıkıntısı olduğu için akşam halamlara geçtim..."başınsağolsun"lardan sonra
bir şeyler atıştırmak için sofraya oturduğumuzda eniştemin anlam veremediğim o sorusu ile karşılaştım: "sen şimdi türk mü oluyorsun kürt mü?.." zaten zar zor yediğim lokmalar artık hiç geçmiyordu kursağımdan...
cevap vermedim...halamın göz işaretleri enişteme etki etmiyordu...ve devam etti:
"anneannen iyi kadındı yeğenim...onu on türke değişmezdim...
ne kürtçe bilen ne de kürt olduğundan dem vuran anneannem için mi söyleniyordu bu söz?..sadece adı,senelerden beri "kürt anşa" olduğu için mi?..
günah mı çıkarttı eniştem bu söz ile,bilemiyorum...
bildiğim tek şey ise anneannemin geri gelmeyeceği...