halkı tarafları vardır belki bilemiyorum. bildiğim kadarıyla zeka kavrama süresiyle doğru orantılı bir değer. buradan baktığımızda bir okuyuşta konunun bütün ana hatlarını iyi bir şekilde anlayan bir tarihçiyle bir dinleyişte kendisine verileni uygulayabilecek düzeyde anlayan bir matematikçi arasında zeka farkı olduğunu düşünmek kavrama eksikliğinden ya da birtakım peşin hükümlerden ileri gelir. matematiğe ilgi duymayan birisinin matematik kavrama hızıyla ilgi duyanınkini kıyaslamak ise tamemen kıt bir zekanın ürünü. örneğin bu kıt zeka, günde 300 küsür soru çözüp öss'de derece yapan bir sayısalcının çok fazla soru çözmeyen ama orta derecede ilgi duyduğu bir konuyu bir okuyuşta kavrayabilen bir sözelciden daha zeki olduğu sonucunu çıkarmakta da çok başarılıdır.
diğer taraftan sözel bölümler özellikle sosyal bilimlere ilgi duyanların değil de neredeyse hiçbir konuya ilgi duymayan tembel öğrencilerin tercih ettiği, daha doğrusu tercih etmek durumunda kaldığı bölümler olduğundan kelli bu bölümleri tercih eden insanların aptal değil de tembel olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.