Büyük özlemler koyulur bu kez de
Hep aynı şeydir aslında gerilim, soğuk doğmaası demirin
Bir dağa verdiğinde sırtını bir denizi boğabilmek
Ve namludan çıkarcasına kapı çarpıp çıkmak evden
Hayata açılıp gün kollamak, pusuda ölüm uykusuna yatmak
Dahası beklemek mevsimlerden birçok şeyi...
Eylül gelince ilk yaprağın düşüşü, okul tatilinin bitişi
Çorbacıda sabah altı, fırında odun ateşi ekmeği
Bir büyükşehir, bir saatli meydan bir de takvimli saat
Öyle günler arasında elma armut satan elma armutçu
Kavun karpuz satan bir kavun karpuzcu
Sevmek ve ölesiye sevmek arasında uçsuz bucaksız farklar
Batmakla çıkmanın kardeş olduğunu bilmek sürekli
Ve sürekli savunma oynayıp yenilmek
Sonbahar gelince eylül'ün gelmesi, eylül gelince ekim'in
Bıçaktan bıçağın yapılması belki de...
Belki de suyun üşüdüğünü bilmek kar yağdığında
Ama içmek soğuk soğuk bir rakıyı
Rakıdan sonra su, sudan sonra buz
Buzdan sonra bilmek yumruk mezesini
Ardından bakmak, ama ne bakmak öyle
Yazmak, ama ne yazmak bu hayatın bir yerini
Biliyor musun bilmem ama
Seni gerçekten sevdiğimi unutma!