batak ihale oynamayı bilen kız

entry14 galeri
    3.
  1. - koz ver.
    + al fatma allah belanı versin bunu da al.
    - 11,12 hmm 9lu hala dışarıda, sende mi yoksa ali, ver bakayım o son kozu da.

    utanmasam oturup ağlayacaktım. oysa ne güzel bi akşamdı. mangalda kızarttığımız sucuklarımızı yemiş, üstüne biralarımızı içmiş arkadaşlarla koyu, güzel bir sohbete dalmıştık. dört beş kişi bir arada görünce batak krizine giren arkadaşım faruk güzelim muhabbeti bize bıraktırıp batak masasına oturtmasaydı belki de fatma ile aramda bir şeyler gelişebilirdi.

    fatma'dan inceden hoşlanıyordum. faruğun önerisine balıklama atlayıp "hadi oynayalım ben çok severim" dediğinde biraz şaşırsam da muhabbeti ilerletebileceğimi düşünerek kağıtları getirmeye koştum.

    şans eseri rakibim olunca bilerek yenileyim de mutlu olsun diye düşündüm. elini tahmin edip daha fazla kazanacağı şekilde oynuyordum. bir iki oyun arka arkaya alınca keyfi yerine gelmişti. ilk ellerde çaktırmıyordum ama elin birinde ben de iyice gaza gelip as çektiği ele 2li yerine papazı atınca gülen gözleri birden alevlendi.

    - ali adam gibi oyna şu kağıdı ya mal mısın nesin?
    + şey fatma yanlışlıkla.. (mal dedi lan?)
    - sanki çok biliyormuş gibi bir de bilerek yeniliyor!
    + yok ya ne bilerek yenilmesi?
    - tek elim tek gözümle alayınızı yenerim oğlum ben.

    karı manyak çıkmıştı iyi mi? iktisat fakültesinin gülü dedikleri kız bu muydu? ulan nasıl olsa bunla bir geleceğim olamaz diyerek pür dikkat kesildim oyuna. dediğini yutturacak, papazını asını sikertecektim.

    o yedi mi diyor, ben sekiz dedim battım. sekiz mi diyor on dedim battım. baktım bu taktik işe yaramayacak batırma taktiğine geçtim. ama ne çare. elimizdeki kozları bitiriyor, sonra sağlam kağıtlarıyla darmadağın ediyordu bizi. elimize veriyordu resmen.

    bir iki kere yazdığım puan tablosunu inceledi. küfreder gibi yüzüme bakarak iki üç yeri değiştirdi. 3 kere elimde olup ta vermediğim kağıdı yakaladı, batırdı.

    yoğun sigara dumanında, fatma gözüme deri ceketli, dişleri, parmakları sararmış, kır saçlı bir kahvehane profesörü gibi görünüyordu artık. oysa hoşlanmıştım ondan. her şey 2 saatte nasıl bu kadar değişebilirdi?

    artı 72 ye eksi 45 yenilince lanet bir gülümseme ile kalktı masadan. odasına geçip yan flütünü aldı eline. daha önce duymadığım hoş bir klasik parça çalmaya başladı. kendimi zor attım evden dışarı.

    tanım: çocukluğuna inildiğinde süprizlerle karşılaşılabilecek bir kızdır.
    0 ...