yatırımlarını sadece dünyaya yapan, dünyalıkları olmadan hiçbir değeri olmayan insanların yüzleşmek istemediği hakikattir. bizi kim yarattıysa dönüşümüz de ancak o'nadır. bize verdiği nimetlerin, yüklediği sorumluluğun hesabını soracaktır. verecek cevabı olmayanlar da bu hakikatten yaban eşşekleri gibi kaçarlar.
35,37-o (cehennem), insanlık için, sizden ileri gitmek ya da geri kalmak isteyen kimseler için büyük uyarıcı musibetlerden biridir.
38-her nefis, kazandığına karşılık bir rehindir;
39-ancak sağdakiler başka.
40,42-onlar cennetler içindedir. günahkârlara: sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir? diye uzaktan uzağa sorarlar.
43-onlar şöyle cevap verirler: biz namaz kılanlardan değildik,
44-yoksulu doyurmuyorduk,
45-(bâtıla) dalanlarla birlikte dalıyorduk,
46-hesab gününü de yalan sayardık.
47-sonunda bize ölüm geldi çattı.
48-artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez.
49,51-böyle iken onlara ne oluyor ki, âdeta arslandan ürküp kaçan yaban eşekleri gibi (hâla) öğütten yüz çeviriyorlar?
52-daha doğrusu onlardan her biri, kendisine, (önünde) açılmış sahifeler (ilâhî vahiy) verilmesini istiyor.
53-hayır! aslında onlar ahiretten korkmuyorlar.
54-asla (düşündükleri gibi değil)! bilsinler ki bu, gerçekten bir ikazdır!
55-dileyen ondan (düşünüp) öğüt alır.
56-bununla beraber, allah dilemeksizin onlar öğüt alamazlar. sakınılmaya lâyık olan da o'dur, mağfiret sahibi de o'dur.