önce bir kahvehanede bir alevi-kürt dedesi öldürülür. aşireti toplanır intikam olsun diye alevi-kürtler gider iki ülkücü genci öldürürler. bunun üzerine ülkücüler toplanır 2 alevi dev-yol'cu öğretmeni öldürür. cenaze namazı cuma gününe denk gelir. cenaze namazından çıkan sünniler cenaze namazı kılmaya gelen alevi kürtlere kale bayırının orada taş ve sopalarla saldırır. cenaze namazı kılınamaz halk birbirine girer. bu sırada alevi kürtlerden dev-yol'cu bir sendikacı iki el ateş eder ve cemaatten hacı ergin adlı bir sünni vatandaş ölür ve olay iyice çığrından çıkar. bütün sünni mahallelere haber salınır. sünniler hızla toplanır alevi mahallelerini basar. özellikle yörük selim mahallesinde iki taraf gırtlak gırtlağa gelir. lakin dev-yol'cular tası tarağı toplayıp kaçmıştır, yörük selim'de kalanlar kadın, çoluk çocuk, yaşlı gibi kendini savunamayacak alevilerdir. sünni vatandaşlardan özellikle yaşlı olanlar olaylara engel olmaya çalışır, lakin ülkücü gençler pek laf dinlemezler. eline geçirdikleri alevi kürtleri çok feci şekilde şehid ederler. olaylar 3 gün sürer. bu arada vali denen adam 3 gün boyunca hükümete haber verir ama ecevit hükümeti sıkıyönetim ilan etmez. 20 bin kişilik jandarma taburu olayları sadece uzaktan seyreder. polis yetersiz kalır. zaten o dönemde polis ikiye bölünmüş durumdadır. pol-bir ülkücülerin pol-der de alevilerin yanında saf tutmuştur. 108 alevi, 17 sünni vatandaşımız bu olaylarda can verir. 3 gün sonra jandarma gelir. millet birbirini boğazladıktan sonra huzur ve güven ortamını tesis eder.
amaç zaten belliydi. millet birbirini doğrasın, siyasi makamlar çaresiz kalsın, asker yönetimie el koysun, tüsiad istediği ekonomik programa kavuşsun, nato'ya geri dönmek isteyen yunanistan'a uygulanan türkiye veto'su kalksın ve birileri gelecek nesillere dinlesin diye bol bol hikaye yazsın.