109.
taksimde bir kafede oturuyordum bir gün karşımda uzun saçlı koca burunlu biri, "hayde" isimli bir kasedin resimlerinde görmüştüm kendisini, yanına gittim
-merhaba
dedim buyur etti oturdum yamacına,
o gün kanser olduğunu bilmiyordum.
sonra onunla bir sofrada karşılaştım tanışmıştık abi demiştim,
"ben sahnede şımarırım arkadaş beni tutmayın" demişti deliydi biraz şımarmak hakkıydı...
sahneyi gösterip
"işte birkaç şarkılığına özgür olabileceğiniz yer çıkın ve özgürlüğün tadını çıkarın" demişti bir keresinde de sahnedeki kardeşlerine,
bir daha uzun saçlı görmedim onu.
"artık yakışıklı fotoğrafımı çekemeyeceksiniz" demişti gazetecilere gülmeyi güldürmeyi seviyordu, yaşamayı yaşatmayı seviyordu...
sonra yine bir "hey gidi karadeniz " buluşmasına sözleştik.
aceleciydi bir gün önce harbiye de yerini aldı ordaydık bizde,
ben inatla sahnede ayağa kalkıp şımarmasını bekledim o ayağa kalkmadı, esen bir rüzgarla resmi yere düştü, gitar öksüz kaldı.
(bkz: abi seni çok özledim )