hollanda'ya gidenler, orada yaşayanlar bilirler, hollanda da bisiklet, seks ve uyuşturucu kadar önemli bir şeydir. bizde ilk haftamızda 50 yüroya almışız hemen ikinci el bi bisiklet. acındırmak gibi olmasın ama benim o zamana kadar kendime ait bi bisikletim olmamıştı hiç.
"heyoooo çekilin, açılın mına koduklarım" diye zevkten dört köşe nasıl biniyorum bisiklete, nasıl çeviriyorum pedalları. gören altıma ferrari çektim sanır. hemen bunu kutlamak için ilk gün tanıştığımız serdar diye gurbetçi bi arkadaşımın yanına gitmeye karar verdim. atladım bisiklete, pedalı iki tur geriye çevirerek verdim ara gazını, sonra aldım birinci vitese gidiyorum. görmemiş gibi pedallara abandığımdan 5 dakika içinde arkadaşımın babasının işlettiği dükkana geldim, orada buluşacaktık. bisikleti bi direğe bağladım ve karşıdan karşıya geçmeye hazırlandım. karşıdan audili bi amca yaklaşınca durdum tabi geçmesini bekledim. ben amca geçsin diye bekliyorum o ben geçeyim diye bekliyor. o bana işaret ediyor geç diye ben ona hareket çekiyorum. iş inada bindi amk, siksen geçmem o dakikadan sonra. 60 yaşındaki parlak herif bildiğin sinirden kudurdu. neler diyorsa artık bana flamanca flamanca, anlamıyorum. birden onun da türkçe bilemeyeceği gerçeği kafamda çakınca kendimden, delikanlılığımdan, türklüğümden utandım. "seni de arabanı da skerim amın oğlu geçeceksen geç geçmiceksen bende geçmiyorum, akşama kadar burda beklemeyen orospu çocuğudur" diye haykırıyorum. yüksek tonda cadde ortasında türk dili vasıtasıyla hayvan gibi küfür edilmesine alışık olmayan ve panikle yanıma koşturan serdar kardeşim olmasaydı herhalde arabanın sağ kapısından binip sol kapısından inerek karşıya geçecektim. sikseler geçmem o yaya yolundan, herif de bildiğin inatçı çıktı mına koyim yürümüyor. başlarım öyle kültüre, saygıya, yol vermeye. bünye alışkın değil, küfür gibi algılıyor. neyse bu amcayla daha sonra çok ilginç ve çok iğrenç bi durumda tekrar karşılaştık. onu da anlatırım.
serdarın "aman abi napıyosun hollanda burası türkiyeye benzemez burada insana saygı esastır" falan demelerine hiç aldırmadım. sanki yerleşmeye geldik amk, 5 ay durup gidicez.
neyse oturduk dükkana, hemen iki çay getirdi. hiç zaman kaybetmeden bisikletimden, 18 vites olmasından ve pedala abanınca arkadakilere toz yutturan bir yer uçağı olmasından girdim konuya. anlattıkça anlatıyordum. serdar ipnesi sıkılmış olsa gerek "boşver abi gidip sahil kenarında oturalım bi kahve ısmarlayayım sana" dedi. sevinçle teklifi kabul edip bisikletime doğru koşturdum. dur abi benim arabayla gideriz bırak bisikleti dedi. hassktir! arabası olan bi herife bisikletimi anlatıyormuşum bi saattir. elde değil, içten içe tiksinmeye başladım bundan, engel olamıyorum kendime. arabaya doğru yürürken "kesin ufacık skindirik bi arabadır lan gerginlik yapmaya gerek yok" diyerek kendimi avutuyorum. otoparka girip sola dönünce cebinden arabanın anahtarlarını çıkardı. hassktir2! mercedes amblemi mi lan o! cılık cılık öttürdü arabayı. vay anasını ya. benden iki yaş küçük, tipine soktuğum serdarı son model mercedes c220 kullanıyor.
yolda giderken aslında c220'lerin çok fazla yaktığından, şanzımanının çok çabuk dağıldığından ve boyasının 1 senede döküldüğünden bahsettim. "yok abi seni keklemişler, on numara araba valla kullanmadığın için bilmiyorsun tabi ehehe" diyerek zaten yerlerde olan karizmamı bokuna çukur kazan kedi gibi iyice toprağın altına iteledi. "dönüşte bi tur kullanabilir miyim serdarcım hem denemiş olurum. bende okulu bitirince almayı düşünüyorum bundan aslında" dedim. kabul etti.
kimi kandırıyordum ki. nereye alıyon lan sen mercedes. okul bitirince 1500 liraya iş bul öp te başına koy amk. neyse içtik kahvemizi döndük dükkana. izin isteyip kalktım ben, bu ezikliğe daha fazla dayanamayacaktım. yalnız kalıp sigara ve çay eşliğinde hayata küfür etmem lazımdı. karşıdan karşıya geçmeye hazırlandım. bu seferde bi tane golf geliyordu karşıdan, kullanan bayan bu sefer. beni görünce durdu. "dua et keyfim yok ve dua et küfür edilemeyecek kadar güzelsin yoksa rezil ederdim seni burda" deyip geçtim karşıya. geçerken bi gülücük atmayı da ihmal etmedim.