7 aralık 2011

entry22 galeri
    22.
  1. enteresan bir gündür. çoğu kişinin illuminati sevdasının bitişidir. bir modayı kapatmış bir gündür.

    o gün çoğu kişi için farklıydı. çünkü herkesin farklı beklentileri vardı o günden. ve asıl o günü enteresan kılan illuminati değil, her şeyin bokunu çıkarmayı seven dünya insanıydı.

    yaklaşık 2 sene önce tesadüfen, forumların birinde "subliminal mesajlar" ile ilgili bir konu görmüştüm. o günden sonra her bilgisayarın başına oturduğumda yeni şeyler araştırmaya başladım. subliminal mesajlar konusu beni masonlarla tanıştırmıştı doğal olarak.

    yaklaşık bir sene önce, remzi kitabevinde "stephen king" kitaplarını inceliyordum. sesli bir şekilde "bu adamın kitaplarında, kendi ismi her zaman, kitabın isminden büyük oluyor." dedim. yaşlı (abartmayayım, çokta yaşlı değil) bir adam "belki kendini fazla beğeniyordur." dedi. "hayır, adamın ismi bir marka oldu. ondan dolayı." dedim. sonrasında en az yarım saat süren sohbetimize başladık. adımızı bilmiyorduk, kim olduğumuzu bilmiyorduk. ne konuştuğumuzu, neden konuştuğumuzu bile bilmiyorduk. konunun nasıl masonlara geldiğini hiç bilmiyorduk.

    "adnan menderes, turgut özal. bunlar dışındaki, türkiye'nin başına geçen bütün insanlar mason. zaten onları da yaşatmadılar. belirli bir sistemi var bu olayın. masonlardan yardım almadan asla başa geçemezsin. adnan menderes ve turgut özal'da eminim almıştır. ama sonradan insanlar dönebiliyor. lakin bu iş onların hoşuna gitmiyor. bu ülkede sayısız kişiyi öldürdüler. gerek doğrudan kendileri, gerek dolaylı yoldan. sağcılar, solcular, birbirini öldürmekle görevli salatadan başka bir şey değildi. olan ülkeye oldu..."

    adam bildiklerini bir bir anlatıyordu. bu anlattıklarını yazsa, ne kitap çıkardı kim bilir.

    adam son anda durdu. "bu anlattıklarımı nereden bildiğimi merak ediyorsundur. benim ablam bir masondu. dayım ise mason üstadıydı.".

    normalde bu tarz konuşan kişiler dikkate alınmaz. ama adamın yaşı başını geçmiş. deli desen, değil. şakacı desen hiç değil. yani yalan söyleyecek hali yok.

    o olaydan sonra çok daha fazla araştırmaya başladım masonları. etrafımdaki insanlar hep çok abarttığımı söylüyorlardı. tabii ki her gördüğü üçgen şeklindeki boku "aha lan bu illuminati!" diyen tiplerden değildim. veya en küçük bir olayda "arkasında illu var!" diyen biri de olmadım. ben araştırdım. abartı katmadan muhabbet olsun diye etrafımdakilere anlattım. anlatmamda hiç bir "onlar da öğrensin." duygusu yoktu. amaç muhabbet. her insanda vardır, yeni öğrendiği bir şeyi etrafındakilerle paylaşma isteği. benimki biraz uzun sürdü sadece.

    japonya depremi, illuminati kartları.

    japonya'daki depremden sonra milyonlarca kişi bu olayları araştırmaya başlamıştı. benim bir buçuk yıldır araştırdığım olaylar, millete yeni bir ürün gibi sunuluyordu. çoğu kişi artık durumu biliyordu. haarp ilk hedefteydi.

    illuminati çok gizli bir örgüt. illuminati çok çok çok çok gizli değil mi? peki bu kadar gizliyse, neden insanlar baphomet'in sıçtığı her boku biliyor?

    illuminati çok güzel hazırlanmış bir tuzaktı.

    bazı insanlar düşünün. zihinleri kontrol edebiliyor, dünyaya hükmedebiliyor, doğal felaketler oluşturabiliyor. ne kadar enteresan ve ilginç değil mi? kanıt isteyenlere örnek olarak japonya depremi, 99 depremi sunuluyor. haarp sitesi ise güzel bir oyuncak. herkes bunu bilmeli, ve bunun bokunu çıkarmalı!

    peki amaç ne?

    amaç, bu enteresan bilgileri insan oğluna iyice yedirmek. insanlar bu "aşırı" güçlü örgütü delirinceye kadar birbirine anlatmalı!

    yeterince açık olmadığımı düşünüyorum. olayların gelişiminde ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız.

    tam bunlar sürüp giderken karşımıza bir de "illuminati.org" diye bir site çıktı. sitenin tek özelliği 7 aralık 2011'de biten bir sayaca sahip olmasıydı. ve bu site insanları iyice gaza getirmişti.

    artık dünya illuminati'yi konuşuyordu. herkesin ağzında bir komplo teorisi. sahte uzaylı istilası mı dersin, üçüncü dünya savaşı mı?.. artık insanlar bu şeye iyice bağlanmıştı. ve tabii ki zamanında bana "saçma şeyler bunlar" diyen arkadaşlarım, illuminati manyağı olup çıkmıştı.

    nihayetinde 7 aralık günü gelmişti. okulda herkes ama herkes tuhaf davranıyordu. nedense milletin tuhaf beklentileri vardı. salak gibi ben de uydum onlara. herkes bu işlere kafamın bastığını biliyor, "arda! sikecekler mi bizi ne olacak!" diye komplo teorisi üretmemi istiyorlardı. inanılmaz rahatsız oluyordum, ama onları kırmayıp bir iki şey uyduruyordum. sonunda çocuğun biri araya daldı. "arda, dilek hoca seni istiyor!".

    geçtim gittim. dilek hoca kim, o zamana kadar tanımaz etmezdim. ama yürümeye devam ettim. sınıftan içeri girdiğimde herkes birden alkışı tutmuştu. ne olduğunu anlamadan çocuklardan biri hemen hocanın yanına sandalye çekmişti. biri ise koluma girip beni oturtmuştu. hoca ise gülümseyerek selam veriyordu.

    "evet arda. şu sayaç meselesinden bahsedince direk seni örnek gösterdi arkadaşların. 'arda bu işleri çok iyi bilir!' gibi laflar söylediler. bu konulardaki bilgini merak ettim."

    bildiklerimi paylaşma fırsatım doğmuştu. çoğu şeyi anlatmaya çalıştım. ama "illuminati.org"dan bahsetmemem, rahatsızlık vermişti.

    "arda, benim arkadaşımın küçük bir oğlu var. çocuk şu an okula gitmek istemiyor, eve girmek istemiyor. bu gün çok kötü şeyler olacağını söylüyor. bir türlü kendine getirememişler çocuğu. arda, bu gün ne olacak?"

    ben ne bileyim kardeşim. kahin değiliz sonuçta. biz de oradan buradan duyduğumuzu söylüyoruz bu konularda. yani ne olup biteceğini kim bilebilir? kaldı ki hiç bir şey olmama ihtimali o kadar yüksek ki. ama tabii ki düşündüklerimi söylemedim.

    "şimdi iki ihtimal var. ya bir şey olacak, ya hiç bir şey olmayacak."

    ama benim bu lafı söylemem hiç bir şeye etki etmiyordu. hoca dönüp dolaşıp durmadan "arda, bu gün ne olacak?" deyip benden kesin bir cevap istiyordu. e bunu da veremeyeceğime göre, konuşma uzadıkça uzuyordu.

    "arda, bir daha ki ders işin yoksa seni tekrar bekliyorum. konuşacaklarımız bitmedi."

    ve evet, bir daha ki ders de gittim. bu sefer biraz tarihten, ve dinlerden bahsettim. illuminati'den hafif uçmuştum. ama hoca ne yapıp edip konuyu oraya çekmeye ve "arda, bu gün ne olacak?" demeye getiriyordu. o gün, hocanın en çok "bu gün ne olacak?" dediği gündü. ve benim, kendimi en rahatsız hissettiğim günlerden biriydi. günün geri kalanı da aynıydı. çünkü bu kadar konuşmadan sonra, bir bok olmazsa deli damgası yiyecek kişi bendim. tek yapmam gereken "illuminati, anamızı sik!" diye dua etmekti. lakin ota boka siken illuminati, sırf bana inat gibi o gün hiç bir bok yapmadı.

    o gün çocuğun biri "bu gün olacak her şey, küçük olsun, büyük olsun, illuminati ile bağdaştırılır. illuminati ile alakası olmasa bile." demişti. haklıydı, ama o bile olmadı.

    o günden sonra, ne zaman dilek hocayı görsem selam verdim. ama hoca hiç dikkat etmedi. millet "hani bişey olacağdı?" diye beni sikip bitirdi. "ne bileyim kardeşim? sayacı açan ben miyim? ben de sizin gazınıza geldim..."

    artık illuminati meselesi bitmişti. kimsenin umurunda değildi masonlar, illuminati. çünkü sayaç bitmişti. artık kimse bu konuları konuşmuyordu. çünkü illuminati bizi "qandır"mıştı.

    ve hala daha konuşulmuyor. konuşanlara salak muamelesi yapılıyor. bir vakit "yönetiyorlar bizi! nefes borumuza zıçıyorlar! uyanın millet uyanın! hepimizi öldürecekler!" diyenler, şimdi "illuminati ne la? deli saçması!" diyor.

    eskiden çok tanrılı dinlere inanırdı insanlar. tanrılar insan gibiydi. kimi çapkın, kimi duygusal. o zamanlar saygı duyulurlardı ve büyük önemleri vardı halk içinde. o zamanlar vampirlere inanırdı insanlar, hortlaklara, cadılara. ama şimdi vampirlere, hortlaklara inananlara güleriz, deli muamelesi yaparız. çok tanrılı dine inananlar hakkında "her bokun tanrısı var, am sik göt, puhahaha!" diye şakalar yaparız ve onları küçük görürüz. çünkü işin gazı kaçtı.

    illuminati olayı da böyleydi. önce herkese "bunlar istese ölüyü canlandırır, deprem oluşturur!" dendi. insanlarda ister istemez bir illuminati hayranlığı başlatıldı. sonra "bekleyin, 7 aralıkta çok daha süper bişey olacak!" dendi. herkes 7 aralığı beklemeye başladı. ve hiç bir şey olmayınca insanların canı sıkıldı ve bu konuları araştırmayı bıraktılar.

    şimdi soruyorum size,

    illuminati'nin gizliliğini, herkesin anlayabileceği, basit bir şey mi zannediyordunuz?
    0 ...