onun ilgisini çekmek için önce yanına arkadaş gibi sokulur ve onun iyi-kötü her gününde yaslayacağı bir omuz olursun. o farketmez ama onun en çok zaman geçirdiği insanlardan biri olursun. sırf onun için türlü şakrabanlıklar yaparsın, sırf o yüzündeki gülümseyi görebilmek için. gün geçtikçe ona daha da bağlanır ve hep onunla olmak istersin. gece kafanı yastığa dayadığında aklına gelen ilk kişi odur, düşlerinde o vardır.
zamanı geldiği düşünür ve ona açılmak, bu ızdıraptan kurtulmak, onu kaybetmemek istersin. ve ağızdan işte o sözler dökülür ''ben seni arkadaş olarak görüyorum, o gözle bakamam''. insanın içine koca bir hançer saplanır, kalbin yerinden sökülüyormuş gibi olur. midene kıramplar girer, duvarları yumruklamak istersin, ağlarken hayata küsersin, ona bağırmak-haykırmak istersin kıyamazsın. günler, aylar geçer ve sen onu aklından silersin ve unuttuğunu sanırsın. yeni bir sevdalara yelken açacağım derken başka ıraklarda başka gönüllere başka limanlara sığınırsın. ancak hiç bir şey bir daha sana ona duyduğun hisleri hissettirmez, onun içinde olmadığı bir aşk uyuşturulmuş gibidir hissedemezsin.
dost kalmanız gerektiğini düşünmektedir ve sen de sırf onunla olabilmek için buna hayır diyemezsin. yeter ki onu görebilesin. zaman geçer ve yine eskisi gibi eğlenir, anılar oluşturursunuz. hatta onun sevgilisi olur sana danışır, sen ona danışırsın. aradan uzun zaman geçer ve ikinizde artık birbirinize arkadaş gibi hitap etmemeye başlarsınız. her buluştuğunuzda çok mutlusunuzdur, ikiniz de başka kimseyle bu kadar mutlu olamayacağınızı bilirsiniz. iki tarafta artık korkmaktadır. kız, erkeği bir kere yıkmıştır ve enkazın içinden o aşkı filizlendirmek yürek ve cesaret isteyecektir. erkek bir kere yıkılmıştır, aynı acı ve ızdırabı çekmekten korkmaktadır.
not: hikayem budur sözlük ve ben şimdi hikayemin kalan sayfalarını tamamlamak üzere hayatıma devam ediyorum. bakarsın masallardaki gibi mutlu sonla biter.