ben kimim?
bir süre, içine gömüldüğüm monitörden çıkıp bunu düşündüm.
sorular sordum kendime. cevaplayamacağım sorular..
cevaplayamayacağımı bildiğim halde cevaplamaya çalıştım sonra.
"ne biçim sorular soruyosun lan?" dedim kendime.
sonrada kendime hak verdim.
yoruldum,
kaldırdım kafamı;
baktım etrafıma monitörün üzerinden.
insanlara baktım.
çok yabancı geldi yüzler,
gözler.
tuhaf geldi sesler.
sürekli konuşan, gülüşen, bağıran insanlar.
sevmedim hiçbirini,
dünyamı istila etmiş uzaylılar gibiydiler.
defolup gitsinler istedim gezegenlerine.
yalnızlığımı çok sevdim
ve ürperdim kendimden.
son kez sordum kendime "ben kimim?"..
bırakım düşünmeyi.
indirdim kafamı,
kapattım kendimi,
kayboldum monitörün içinde yeniden.
biliyorum,
bu sorunun cevabı bu değil;
karanlığım, çirkinim ben.
görseniz, sevmezsiniz.
para verirsiniz yanınızdan gideyim diye.
gölgesizim ben.
aslına bakarsanız,
iyi biriyim özümde.
arkadaş canlısıyım sanırım ben de.
ortama ayak uyduramazsam; ortamı kendime uydururum.
ya da çeker giderim o ortamdan.
gündüzleri ışık açarım,
geceleri kapatırım mesela.
evde evcil hayvan olarak;
yılan, kertenkele ve kedi beslerim.
yalnız yaşarım.
denizi çok severim.
hatta sırf bu sevginden dolayı; ismi deniz olan insanları daha çok severim.
denizi anlatsam sana... ah anlatabilsem.
ben denizin kokusunu severim,
tuzlu..
siz hiç 'hırçınlık'ın kokusunu aldınız mı?
ben duydum denizde bu kokuyu..
temizliğin kokusunu, saflığı, duruluğu.
insanlar benim hakkımda nasıl bir üçleme yapar acaba?
üçleme yapacak kadar tanıyan var mı acaba beni?
yoksa gördükleriyle mi yetinirler?
beni tanımak zordur,
zaman ister,
emek ister.
irade ister.
beni tanımayı gerçekten istemeniz gerekir ki ancak öyle tanıyabilirsiniz.
tahammülünüz olmalı.
birine güvenmenin yolu,
yalnızca;
ona güvenmekten geçer, biliyor muydunuz?
güvenmek istemediğiniz biri,
ağzıyla kuş tutsa da olmaz, güvenemezsiniz.
ben,
atatürkçü'yüm.
övündüğüm iki kimlikten biri.
diğeri de sarı ile lacivertin eşsiz uyumundan doğar.
fenerbahçe.
annem,
babam,
anneannem..
kardeşim...
onları ne kadar anlatsam az.
yazıyorum da zaten sözlükte sürekli o başlıklara.
biraz incelerseniz göreceksiniz. görürsünüz.
ailemi;
çok severim ben.
bir de kitap okumayı severim.
elime geçtikçe okurum,
en sevdiğim iki roman;
kürk mantolu madonna
ve
küçük prens
bu iki kitabı okumayan ve atatürk'ü sevmeyenle ahbaplık etmem, edemem.
küçük kara balık,
pinokyo...
çocuk hikayeleri diye yutturulan hikayelerin hepsini kılavuz edinirim kendime.
ondandır belki öldürmedim içindeki çocuğu.
bir sebepten.
ben kimim?
yazdıklarımdan azı,
bildiğinden fazlasıyım.