geçtiğimiz 3 temmuz günü gündemimize bomba gibi düşen türk futbolunda şike iddiaları üzerinden aylar geçmesine rağmen sıcaklığını koruyor. gün geçmiyor ki ortaya yeni iddialar atılmasın, futbol deyimi ile ilgili ilgisiz birileri bu topa girmesin.
evet, 3 temmuz gerçekten bazılarının dediği gibi türk futbolunda bir milat olmuştur. ekonomi, spor, siyaset yazarı, din adamı, aktif, emekli milletvekili, bakanı, edebiyatçısı, herkesin futbol ve hukuk ordinaryüsü kesildiği bir milat. burada gözden kaçırılmaması gereken nokta ülkenin içerisinde bulunduğu siyasi iklimde cemaat/akp ekseninde yer alan tüm güç odakları ve onların silahşorlarının ilk günden beri istisnasız bir şekilde fenerbahçe spor kulübü ile onun başkanının karşısındaki cephede yer alması; odatv, ergenekon, balyoz davalarından tanıdığımız yargısız infaz, kamuoyu manipülasyonu, dezenformasyon taktiklerinin eksiksiz şekilde uygulanması.
futbol basit bir oyundur lafı sık kullanılan bir laftır. doğrudur, zaten daha estetik ve yarışmacı sporlar olmasına rağmen dünyanın hemen hemen yer yerinde en sevilen spor olması bu yüzdendir. ancak, gökhan gönüle sol bek oyuncusu diyen kimselerin de futbol hakkında ahkam kesmesi kabul edilebilir bir durum değil.
ne yazık ki sosyal bilimler ve spor sosyoloji ile psikolojisi gibi konulardan bihaber insanların toplumumuza, futbolumuza karşı işledikleri bu günahların bedelini yine bizler ödeyeceğiz. zaten yaşanan siyasi olaylar nedeni ile bölünmüş, ayrıştırılmış olan toplum kendisine futbol üzerinden bilinçli ve bilinçsiz bir şekilde yaşatılan travmalar nedeni ile telafisi zor bir şekilde cepheleşmiştir. bu onarılması güç derin fay hattını yaratan başlıca çevreler ise pennsylvania eksenli malum medya ile onların sözde liberal işbirlikçileri ve wikileaks belgelerinde 05ankara3199 referanslı kriptodaki tanımı ile; akp içerisinde yer alan i̇stanbul-karadeniz eksenli oluşum.(1)
bunların dışında iktidar tarafından hortlatılan bölgecilik ve mikro-milliyetçilik duygusu ile hareket eden chpli trabzon milletvekili volkan canalioğlu ve mhpli lütfü türkkan gibi ülkemizin sözde muhalefet partilerinin temsilcilerinin hezeyanlarını hayretler içerisinde izledik, izliyoruz. i̇lginçtir bu siyasiler kendi liderleri hakkında fezleke çıkarılmışken, halkın iradesi hiçe sayılarak hapiste tutulan kendi milletvekili arkadaşları mevcut çarpık hukuk sistemi nedeniyle muzdaripken kelle ve kupa istemekte sakınca görmediler. oysa devam eden hukuk süreci paralelinde türkiyedeki apolitik kitlenin en azından bir bölümünü bu olay nedeni ile mobilize edebilirler ve bunu adalet sistemindeki çarpıklıkların düzeltilmesi konusunda bir baskı unsuru olarak kullanabilirlerdi.
odatv davasından aşina olduğumuz ve 3 temmuz sonrası hepimizin lügatine giren tape yani telefon dinlemelerinden yapılan absürt çıkarımlara şike davası iddianamesinde de rastlıyoruz. ancak, rastlayamadığımız ve medya tarafından dillendirilmeyen trabzonspor kulübü ile ilgili olan ve bir kısmı iddianameden çıkarılan tapeler. kamuoyunun nasıl manipüle edildiğini ortaya koyan bu kayıtlardan bazı örnekleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
tape 1:
olayın siyasi boyutunu ortaya koyan sayısız diyalogdan biri trabzonspor başkanı sadri şener ile kulübün asbaşkanı nevzat şakar arasında geçiyor. hatırlayacağınız üzere süper ligin şampiyonunun belli olmasının ardından trabzon şehrinde henüz şike konusu ortada yokken tff, akp, aziz yıldırım ve başbakan erdoğana karşı protesto gösterileri yapılmıştı.(2) bu diyalogları bu bağlamda değerlendirince karşımıza çok ilginç bir tablo çıkıyor.
n.ş: sinanın bir fikri var ama anarşist anlamda bir fikir diyor ki şeye başbakana randevuyu iptal edelim diyor yani şey olur diyor daha çok tutuşurlar
şakarın ifadesinde net bir şekilde görüldüğü üzere trabzonun oy potansiyeli, wikileaks belgelerinde belirtilen karadeniz klikinin gücü başbakan ve iktidara karşı bir silah olarak görülüyor. aynı dönemde yaşanan olaylar ise bu silahın kullanıldığını gösteriyor.
aynı konuşmada şener, böyle bir eylem sonucunda faruk biter şeklinde konuşunca şakar kendisini onaylıyor ve şener erdoğan biter diyor. diyaloğun devamında şener federasyon şeye gelir yahut da muazzam bir şekilde çok akıllı etmek lazım şeklinde konuşuyor. şakar ise erdoğan bayrak(tar)ın trabzonspor şampiyon olamazsa 20 bin reyimiz gider şeklinde konuştuğunu söylüyor ve bayraktarın toki̇ başkanlığı döneminde yapılan galatasaray spor kompleksine atıfta bulunarak bizi bu adam galatasaray gibi yapar diye ekliyor.
tape 2:
nevzat şakarın başkanım diye hitap ettiği, cumhuriyet halk partisi trabzon milletvekili volkan canalioğlu ile yaptığı telefon konuşması (kayıt sıra no: 3509) olayın siyasi şantaj boyutunu ortaya koyması açısından önem taşıyor.
n.ş: biz burada bizi de parti olarak de şey yapabiliriz buradan istifade edebiliriz. onun için ben seni aradım. şimdi bu başbakana yüklenelim, taraftarı bilmem neyi tahrik edelim. siz o işi yapın, onu yapın abi.
x: ben bir açıklama yapayım.
n.ş: yap abi parti olarak da yerel basını da
görüldüğü üzere şakar, milletvekilinden parti ve yerel basın üzerinden gerekirse halkı tahrik ederek başbakana baskı yapılmasını istiyor. şakar aynı konuşmada yüklenin başbakana, yüklenin ya! diyerek serzenişte bulunuyor. x ise kendisine erdoğanı protesto etmesi yönünde farklı yerlerden de baskı geldiğini söylüyor.
tape 3:
bir başka dinlemede nevzat şakarın chpli trabzon milletvekili volkan canalioğlu ile yaptığı konuşma yine kayıtlara geçiyor . bir önceki kayıdın sonunda sözü edilen ve başbakandan talep edilen 135 dönümlük arazi ile ilgili olması kuvvetle muhtemel olan konuşmanın başındaki kısımda canalioğlu biz trabzonsporuz. biz her yer, bizim kemal bey de başbakan olsa o yeri verecek bu da verecek şeklinde konuşuyor. şakar ise vekilden yerel medyaya açıklama yapmasını talep ediyor ve bu konuda bir partinin il başkanından olan taleplerini çeşitli isimler vererek anlatıyor. canalioğlu ise bizzat sadri şenerin mafyavari bir adam olarak tanımladığı şakarın talebi doğrultusunda açıklama yapacağını beyan ediyor.
öte yandan siyasi gücü bir baskı ve şantaj aracı olarak kullanma durumu sadece chpli vekil ve nevzat şakarın konuşmalarında ortaya çıkmıyor. halkı galeyana getirecek ve bunu başbakan recep tayyip erdoğan üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanma amaçlı komplo üzerinde partiler üstü bir konsensüs olduğu görülüyor. nitelim bu tarz konuşma ve faaliyetler içerisinde bulunan kişiler arasında dinleme tutanaklarına göre trabzonspor basın danışmanı altuğ atalay, kulüp genel saymanı temel kazancıoğlu ve chp trabzon eski i̇l başkanı cafer hazaroğlu da var. chp ve akpnin dışında hazaroğlu, koray üzerinden (mhp trabzon vekili koray aydın olması muhtemel) milliyetçi hareket partisine başka türlü girerim şeklinde konuştuğu tespit ediliyor.(3) nedense ulusal basında dahi yer alan halkı galeyana teşvik eden bu komplo unutuldu, unutturuldu
tape 4:
akıl ve mantık sınırlarını zorlayan, davanın tarafsızlığına gölge düşüren temel unsurlardan en önemlisi tapelerden bazı kısımların çıkarılması. bunlardan bir tanesi trabzonspor başkanı şenerin yine şakar ile yaptığı spor toto tarafından yapılacak bir ödemenin sağlanması için yine siyasetin bir baskı aracı olarak kullanılması için yaptıkları görüşme. aynı görüşmede kafa karıştıran diğer bir husus talep edilen 6 trilyon tllik işin 1 trilyona bitirileceğinin söylenmesi. böylesine önemli bir konunun tapelerden çıkarılmasını iyi niyetle izah etmek son derece güç. bu para ödenmiş midir? ödenmişse akıbeti ne olmuştur? sözü edilen 5 trilyonluk fark nerededir? şike davasından öte kamuyu ilgilendiren böylesine önemli bir husus hakkında neden hukuki bir girişimde bulunulmuyor?
n.ş: şey başka ne diyeceğim sana, 6 trilyon küsürlük bir şey çıkarttık.
s.ş: i̇yi iyi.
n.ş faaliyet işte ne şey yaparsalar, sordum uşaklara ki bu neye bitirir, 1 trilyona bitiririz diyorlar.
s.ş: tabii biz onu biraz süsleriz de şimdi şurada önemli olan şu 12 haziran seçimine kadar faruk, spor toto vasıtası üzerine aldık aldık, ondan sonra genel müdür bize o parayı vermez.
n.ş: vermez tabii.
s.ş: bunları hep yarın konuşalım da, faruk taksit maksit diyor yani. seçim, seçimden sonra.
n.ş: hatta hatta ben gelirken şey de diyeceğim adnan beye ki parayı biraz hemen seçimden önce ver gerisini de
tape 5:
olayın siyasi kısmını bir kenara bırakarak ilk günden beri fenerbahçeye karşı oynadığı ligin son maçında şike yaptığı iddia edilen ve başkanı mecnun odyakmazın halen tutuklu bulunduğu sivaspor ile ilgili nedense dile getirilmeyen trabzsonsporun teşvik iddialarına değinelim.
tapelerde trabzonsporun sivasa teşvik primi verme çabaları içerisinde öne çıkan isim zeki mazlum adlı bir şahıs. bu şahıs kendi mahkeme ifadesine göre 2008 yılından beri trabzonspor kulübünün stad güvenliği işini yapıyor. trabzon cephesi ilk başta bu şahısın kulüp ile bir ilgilisi olmadığını iddia etmesine rağmen daha sonra sadri şener ifadesinde mazlumun stat güvenliği işini verdikleri firmanın sahibi olduğunu teyit ediyor. ancak, burada gözden kaçan bir unsur var. başkan, nedense kulüp ve şahsının mazlum ile olan ilişkilerini zeki mazlum trabzon'da yaşar. güvenlik şirketi vardır. trabzon'daki tek güvenlik şirketinin sahibidir ve zorunlu nedenler ile alternatifi de olmadığı için güvenlik işi kendisindedir şeklinde konuşarak sanki zoraki bir ilişkiymiş gibi göstermek gereğini duyar. oysa, basit bir google taraması ile dahi bu sözlerin gerçekleri yansıtmadığı ve trabzonda faaliyet izin belgeleri ile birlikte birden fazla güvenlik şirketi olduğu gerçeğine ulaşmak mümkün.(4) ayrıca, şener ifadesinde mazlumun trabzonda mafyavari takıldığını ve kendisini bu yüzden kulüpten uzak tuttuğunu, ilişkilerinin ise mesafeli olduğunu söylemiştir. ayrıca başkan tapelerde mazlum ile kendisi arasında geçen para ile ilgili konuşmaların ise mazlumun kulüpten olan alacakları ile ilgili olduğunu beyan etmiş. bazıları gibi art niyet taşımadığımızdan şenerin bu ifadesini kabul etsek dahi trabzon şehrinde mafyavari bir kişi olduğunu söylediği zeki mazlumun firması dışında güvenlik şirketi olmadığı şeklindeki gerçekleri yansıtmayan beyanının insanların yatak odalarına kadar giren tape hafiyelerince tespit edilip, dile getirilmemesi dikkat çekici bir durum değil mi?
benzer şekilde 15.05.2011 tarihinde oynanan ve fenerbahçenin 6-0 kazandığı ankaragücü maçında açıkça nevzat şakarın ankaragüçlü futbolculara menejer mithat halis ve futbolcu aydin toscali aracılığı ile teşvik girişiminde bulunulduğu ve bu eylemin içerisinde başkan sadri şenerin de yer aldığının anlaşıldığı iddia edilirken bu konuda yargı, medya ve kanaat önderlerinin sessiz kalması nasıl izah edilebilir?
aynı müsabaka ile ilgili soruşturmada açıkça sadri şenerin ankaragücü yöneticileri ile teşvik amaçlı görüşmeler yaptığı ve bu amaç doğrultusunda ankaragücü kulübünde kiralık oynayan, bonservisi trabzonda bulunan gabric adlı futbolcuyu maçın sonucu istedikleri şekilde neticelenirse ankaragücüne bedelsiz verilmesi vaadinde bulunduğu, bu suretle teşvik amaçlı anlaşma yaptığı anlaşılmıştır denmesine rağmen bu husus neden kamuoyunun gözünden kaçırıldı?
aynı konuda ankara büyükşehir belediye başkanı melih gökçek, oğlu ahmet gökçek, hamdi akın, sadri şener ve sani şener arasındaki konuşmalar ve savcının iddiaları neden gündeme getirilmedi?
yine savcı tarafından yapılan trabzsonspor adına kulüp başkanı şener, asbaşkanı şakar ve genel saymanı tarık kozancıoğlunun şampiyonluk mücadelesine girdikleri fenerbahçe kulübünün oynayacağı bazı maçlardan önce, rakip takımın başkanları ve futbolcuları ile teşvik amacı ile görüşmeler yaptıkları anlaşılmıştır saptaması neden ince ince hasıraltı edildi?
benzer şekilde fenerbahçe ile ilgili kişilerin kendi aralarında yaptıkları konuşmalarda kullanıkları tarım ve inşaat ile ilgili kavramlar hakkında türlü tefrikalar yapanlar nedense nevzat şakarın demir işi (kayıt sıra no: 3513, 3514 vs.) ile hiç ilgilenmediler.
dönelim chpli vekil canalioğluna. söz konusu olan fenerbahçe olunca etik konusunda mangalda kül bırakmayan bu şahsın trabzonspor ile ilgili bir futbolcu transferine noterden geçmiş tarihli resmi belge çıkartılması konusunda adı geçtiğini türkiyede kaç kişi biliyor?
fenerbahçenin şike yaptığının iddia edildiği son sivaspor maçı ile ilgili trabzonsporun başta zeki mazlum olmak üzere iletişim tespit tutanaklarına geçen sadri şener, mecnun odyakmaz ve farklı kişiler ile yaptığı görüşmeler hangi nedenler ile kamuoyundan gizlendi? örneğin mazlumun sivas maçına yönelik konuşmasında kullandığı trabzonlu iş adamları 5 milyon dolar verir vallahi. hele ak parti teşkilatı trabzon şampiyon olsun diye. trabzonda ak parti teşkilatı cümleleri hangi kaygılar ve gizli ajandalar paralelinde temiz futbol bezirganları tarafından sümen altı edildi?
trabzonsporun sivas maçı ile ilgili teşvik girişimi iddiaları ile ilgili diğer bir husus cinci hoca meselesi. burada ilginç olan futbolcu i̇brahim akının bir hoca ile yaptığı görüşmenin ülkenin en önemli köşe yazarlarının köşelerinde dahi yer bulmasına rağmen bu konunun burada sıralamaya çalıştığım birçok konu gibi hiç dile getirilmemiş olması. sivaspor fenerbahçe maçının berabere bitmesi için ev sahibi kulübe teşvik verilmesi amacıyla kullanılacağı iddia edilen 300.000 tllik bir rakkamın telaffuz edildiği konuşmalar şüpheliler tarafından büyü parası olarak açıklanıyor ve nedense kimse bu konuyu irdelemiyor.
sorulması gereken diğer bir soru ise bu süreçte yaşanan yargısız infaz ve kamuoyu manipülasyonların baş aktörü olan i̇brahim seten, serhat ulueren, gökmen özdemir ve serdar bali gibi gazeteciler neden dinlemelere takılan kendi telefon görüşmelerini hiç gündeme getirmediği. örneğin, cemaat ile ilişkisi herkesçe malum olan kanaltürkün, spor müdürü uluerenin sinan engin ile yaptığı telefon konuşmasında açık bir şekilde dile getirdiği erman toroğlunun aziz yıldırım ile olan husumeti nedeniyle kanal yönetimince ahmet çakara tercih edildiği şeklindeki beyanı neden hiç dillendirilmedi?
benzer şekilde şike soruşturmasında sivasspora teşvik primi verilmesi konusunda adı geçen futbolcu satın alınıyor şeklinde bir konuşması dinlemelere takılan (kayıt sıra no: 3312) trabzonsporlu eski futbolcu, trabzonspor profesyonel futbolcular derneği başkanı, spor yazarı ve yorumcusu serdar bali hangi etik anlayışı çerçevesinde tvlere çıkartılıp konuşturuldu? bundan daha önemlisi bu konuşmalar iletişim tespit tutanaklarında yer alırken hangi sebeple ve kimler tarafından iddianameden çıkartıldı?
sonuç olarak burada sıraladığım gizlenen, gözden kaçırılan trabzonspor ile ilgili iddialar, kullanılmayan, hasır altı edilen deliller ve şike davasındaki çarpıklıklar hakkında daha sayısız örnekler verebilirim. ancak, ruhu ve vicdanı ekonomik, siyasi çıkarlar ile körelmemiş; mikro-milliyetçilik virüsü ile dimağları zehirlenmemiş, fanatizm belası ile adalet duygusunu yitirmemiş herkesin kafasında en azından bir soru işareti uyanması için bu kadarının yeterli olacağına inanıyorum.