arap dünyasına bok atma yönündeki türk kurnazlığı. diyarbakır'a kadar tüm topraklarını kaybeden bir millet ve buradaki halkların kendi kaderine terkedildiği bir ortamda onları emperyalistlerle işbirliği yaptınız diyerek tu-kakalamanın verdiği dayanılmaz eziklik. kanal harekatı gibi bir hayalin ardından ancak suriye'de ordusunu toparlayan, suudi arabistan topraklarındaki birkaç kabilenin eylemlerini kuzey afrika'dan urfa'ya bütün araplara atfeden müthiş ilerici ve aydın zihniyet. kendi kaybettiği savaşın suçunu başkasına atmayı adet edinmiş bir milletin kafasına resmi ideolojiyle sokulmuş yalan, yalan, yalan...
çanakkale'de, sarıkamış'ta, kanal harekatı ve galiçya'da öz türk evladıyla yanyana çarpışmış, ölmüş, öldürmüş milletlere duyulan anlamsız öfke. yedi düvelin petrole hücumunda iki arada bir derede kalmış halkları suçlu bulmak, sosyolojideki "kurbanı suçlama" aptallığına düşmek...
ve tabii bir de, bütün silahlar osmanlı devleti'ndeyken, onlar ordusuz bir milletken o halkları bir kurtuluş savaşı yapmamakla, yapamamakla suçlamak. en basitinden ömer muhtarları bilememek, bilmemek ya da görmezden gelerek türklüğü yücelteceğini sanmak.
ve sonunda, 70 yıl sonunda tekrar türk'ün türk'ten başka dostu olmadığına kanaat getirerek rahatlamak, işte bizim hayat hikayemiz...