cahil toplum olmayı gerektirir. Bilenler bilir, eski nesillerin okuma şansları yeni nesil ile kıyaslanamayacak kadar azdı. Hele hele kız çocuklarının okuma-yazmayı öğrenmesine bile izin verilmesi mucizeydi. işte o eski insanlar, okuma-yazma bilinmeyen zamanlarda vakitlerini bol bol dedikodu yaparak geçirirlerdi.
Kadınlar, çeşitli günler tertiplerler, bu günlerde de gündem maddesi pasta, çörek, kısır gibi yiyecekler mahalleden son haberler olurdu.
Erkekler, kahve köşelerinde pinekler, içkili alem yaparlar, eve az para götürürler ve bol bol futbol konuşurlardı.
Aradan yıllar geçti. Okuma yazma oranı yüzde 4 seviyesinden yüzde 90'ın bile üstüne çıktı. Değişen şeyler ise sadece madde yönünden oldu. Yeni nesil kadınlar tertip ettikleri günlerde, ünlü kadınların kıyafetlerini, kim kiminle nasıl basılmış haberlerini, mahalleden haberleri, lahmacun, kıymalı pide gibi yiyecekleri konuşur oldular. Ha bir de altın ya da para verilir oldu.
Erkekler namına ise değişen hiçbir şey yok hemen hemen. Çoğu erkek klasiğe bağlı kalıp kahvehanelere gitmeye devam ederken, bir kısmı da oyun ihtiyacını sanal kahvehanelerden gideriyor. Bilgisayarla oyun oynadığı için entel bile geçiniyorlar.
Ve ne yazık ki, bunca yıl geçmesine rağmem değişmeyen bir şey daha var: insanların kayıtsızlığı ve bağnazlığı.
Karşıt görüşlere fanatik derecesindeki tahammülsüzlük, çoğu zaman "benim babam senin babanı döver." temasıyla son buluyor. Kulaktan dolma, dayanaksız ve mesnetsiz fikir ve iddialarla insanlar, karşısındaki insana üstünlük kurmaya çalışıyor.
Hal böyle olunca da, milli ve manevi değerlerin anlamını ve önemini bilmeyen insanlar olup çıkıyoruz.
Bir rahip santoro öldürüldü, trabzon halkı ayaklandı. Bir hrant dink öldürüldü, tüm türkiye ayaklandı. Sorarım size, kaçınız bu insanları öldürülmeden önce tanıyordu? Bu soruları sorma amacım kesinlikle cinayetleri tasvip ettiğimden dolayı değildir. Amacım, aşırı tepkinin sebebini merak etmemdir.
Çok değil, 2-3 sene önce dazlaklar almanya'da türkler'in yaşadığı binayı kundakladılar. Hafızam beni yanıltmıyorsa, 94 türk öldü. Belçika'da, rusya'da, norveç'te türkler öldürüldü. Hrant dink'i, rahip santoro'yu sahiplenen kaç kişi bu türkler'i de sahiplendi? Kaç kişi eylem yaptı? Kaç kişi yargı kararına itiraz etti?
Türk askerinin başına çuval geçirildi, Mavi marmara skandalı patlak verdi. Hükümet birbiri ardına demeçler verdi. israil özür dilemezse savaş açılacağı duyuruldu. Norveç'ten kalkan ve içinde türkler'in de bulunduğu gemiye yapılacak baskında ya da geminin filistin'e ulaşmasının engellenmesi halinde israil'e yaptırım tehditi savunan hükümet ne yaptı?
Aynı hükümetin hrant dink ve rahip santoro cinayetlerindeki tutumunun kararlılıkla sürmesi, ermeniler'e imtiyaz vermeye çalışması, dersim olayı için özür dilemesi, subayların ve generallerin ve hatta orgenerallerin tutuklanması, deniz feneri davasını yürüten savcının görevden alınması ama türkan saylan'ın verdiği bursların soruşturulması, ismail ağa tarikatının aklanması ama aziz yıldırım'ın 138 yılla yargılanması, askerlik yan gelip yatma yeri değil diyenlerin oğullarının neden askerlik yapmadığı, necmettin erbakan'a ev hapsi cezası verilmesi ancak kenan evren'in ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanacak olması ve sayabileceğim daha yüzlerce sebep hiç mi sizi düşünmeye, okumaya ve araştırmaya teşvik etmez?
Sözlerimi bir kıssayla bitirmek istiyorum.
Öğrencinin biri kültürlü bir insan olmak istiyormuş. Öğretmenine bunun için ne yapması gerektiğini sormuş ve öğretmeni de 3 üniversitenin bitmesi gerektiğini söylemiş.
Aradan uzun yıllar geçmiş ve bir gün bu öğrenci öğretmeninin karşısına çıkagelmiş.
"hocam, 3 üniversite bitirdim, ben şimdi kültürlü bir insan oldum mu?" diye sormuş. "hayır." demiş öğretmeni... "ben sana sen bitireceksin demedim ki. Birini deden, birini baban, diğerini de sen bitireceksin."