Eve gelen azgın çocuk, asla durmayacaktr, ne yaparsanız yapın, verdiğiniz ayar maksimum 2 dakika geçerli olacaktır, ya da yaptığı eylemi değiştirecektir, sanmayın! Okuyun öğrenin!
Yine böyle bir günde, evin hamarat(!) kızı eksi, annesinin o pörsümüş gün arkadaşları ile oturmakta, için için de sövmektedir. Gelen pörsük teyzeler, kendi doğurganlıkları bitti, diye ego tatmini amaçlı torunları sırtlanıp gelmişlerdir.
-Ulen getiriyorsun! Niye takip etmiyorsun!
diye içimden geçerken, annem misafirlere, kamelyada çay içmeyi teklif etti. Aman bende bir neşe, sanki gökten Tom cruise yağıyor. *
Efendim, kadınlar tası tarağı toplayıp, kamelyaya yerleşmişler, torunları da, haydut gibi sağda solda koşturmaya başlamışlardı.
Bu durumdan istifade ben, yavaşça, eve daldım ve o zevk, elli orgazm gücündeydi. *
Neyse efendim, bir süre sonra zil çaldı, yerde bir velet;
-Şeyy, çişim geldi benim!
-Peki geç bakalım.
-Ben pantolonumun düğmesini açamam.
-Ben açayım.(Bok bekçisi olduk aq. Bu ne yaa!)
Neyse çocuk artık nereye işedi, nereye sıçtı bilmem. Çocuk koşa koşa gitti, ben de ardından tuvalete bakayım dedim, tertemizdi. Hatta tebrik ettim için için.
Aradan bir kısa süre geçti, aşağıda bir çığlık, bir şaşırma... Şaşkınlıktan bir yerlerimi yutmadan, çıktım balkona. Mahalle arasında çamaşır asarken, çığlık çığlığa sohbet eden kadın havasıyla;
-Ne oldu?
diye bağırdım demez olaydım...
Annem geldi, bir surat ki olmuş pancar. Korkuyorum soramıyorum. Ve ben sonradan öğrendim olanı biteni,
Hayvan herif, tuvalet kapsının arkasına sıçmış, yetmemiş, bizim tuvalet kapısının görünmeyen kısmını boka vermiş, o da yetmemiş aşağıya inip, boklu ellerini anneannesinin yeni aldığı şala sürmüş.
Gülsem mi? Ağlasam mı? bilemedim. Anneanne kızdı, bağırdı, çağırdı. Çocuğun ellerini yıkayacaktı ki;
Bu da ona büyük bir ders oldu. Getiriyorsan, takip de edeceksin.