hrant dink davası sadece bir dava değildir.bize bişeylerin değiştiğini iddia eden kimilerinin yüzünün kızardığı bir sonuç çıkmıştır bu davadan.olayın arkasında örgütlü bir şuç şebekesinin bulunmadığına karar verildiği,sadece cinayeti işleyen elemanla azmettirenin hapis cezaları aldığı bu dava bir dönem mehmet ağar'ın dediği gibi 'bir tuğlayı çekersek duvar yıkılırı'ın bir örneğidir.hükümet bu davada sınıfta kalmıştır.ya da sınıfta kalmayı göze almıştır ve şahsım adına vaat ettikleri demokratikleşme,yeni anayasa,kürt sorununda barışın sağlanması gibi konularda da beni umutsuzluğa sevketmiştir.
çıkan sonuç şunu gösteriyor ki türkiye'de demokratikleşmenin kurumsal anlamda olmasına ayak direyen başlıca bileşenlerden biri de hükümettir.devlet içi hesaplaşmalarda herkes biribirini harcar ya da birbiriyle anlaşır ama hükümetin de (yani yeni türkiye'nin de)kendi vatandaşına bakışı 90 senelik katı kemalist rejimi yöneten önceki aktörlerden farklı değildir.başka bir entrymde belirtmiştim akp neo-kemalist bir partidir.
hrant dink'in öldürüldükten az sonra katilinin bulunması,kısa bir süre sonra azmettirenin bulunması insanlara umut vermişti ama 5 yıl sonunda gelinen nokta başlanan yer.yani iki tane ateşli genç kendi kendilerine gaza gelip bu adamı öldürmüşler noktası.yasin hayal ve ya ogün samast küçük insanlardır harcanabilirler ama devlete ve bu cinayetin arkasındaki yapılara dokunursan bütün o "ileri demokratlığımızı" bırakıp seni süründürürüzün mealidir dün çıkan karar.
yani "bir tane ermeni öldürülmüş 5 senedir zırlıyosunuz" yavşaklığına gerek yok.bu memlekette sabahattin ali'den hrant dink'e kadar bütün faili meçhul cinayetler ve arkasındaki yapılar aydınlatılmadıkça ülkeyi yönetenler değişse de silahlar hep halka doğru tutulmaya devam eder.buna gaffar okkan ve uğur mumcu cinayetleri de dahil.bir şekilde aramızdan koparılmış bu adamların ölülerini karşılaştırmak ve kendi ırkçı kafana zemin hazırlamak nasıl bir davranıştır ?