alt ve üst kimlik, türkiye'nin geçtiğimiz yıllarda yanlış yönlerle tartıştığı mefhumlardır. türkiye, selçuklu ve osmanlı devletlerinin yegane varisi olduğu için, ön asya' da kurulan bu iki büyük imparatorluğun bünyesinde barındırdığı çeşitli milletlerede bugün ev sahipliği yapmaktadır.
üst kimliğe örnek verecek olursak, özellikle 16. yy 'dan sonra toplumun bir osmanlılık kimliğinde bütünleşmesi sonucu baskın kültür olarak türk kültür ve medeniyeti olmak üzere, osmanlı üst kimliği içerisinde arap, rum, ermeni, süryani, fars, balkan, kafkas, ladino(ispanya göçmeni yahudi)kültürleri bir potada toplanmıştı. mesela türk kültürü, osmanlı medeniyet sahasın içerisinde yaşayan ermeni, sırp, rum gibi azınlıklara tesir etmiştir. bunu en çok günlük hayattaki yaşam tarzlarından anlayabiliriz. ayrıca diller arasındaki kelime alışverişi de bu kültür alış verişine örnektir. işte bütün bu kültür ve medniyetler bir osmanlı üst kimliğinde birleşmişti. ta ki fransız ihtilalinin yaydığı milliyetçilik dalgasına kadar.
bugün ise bir üst kimlik olarak türklük, türkiye cumhuriyeti vatandaşlığı olarak tebarüz eder. türiye cumhuriyeti içerisinde yaşayan farklı etnik ve dinsel teşekküller türk üst kimliği ile kanunlaşmıştır. bu çok yanlış ifade edilen mozaiklik kavramından ziyade kanunsal bir birlikteliktir. zira devletin laik özelliği, herkesin kanun önünde haklarının eşitliğini sağlar.
bugün türk dünyasını oluşturan türkiye türkleri, azeriler, kırgızlar, kazaklar, türkmenler, özbekler... in hepsi dünyada farklı siyasi teşekküllerde varlıklarını sürdürse bile hars(kültür) ve medeniyette birer üst kimlik olarak türklük etrafında birleşirler.