Efendim, pijamalar giyip, soğuk yatağı ısıtmak üzere, yığıldım, nevresim yığınının arasında. Bir yandan da karanlığa alışmaya çalışan gözlerimin, tavuk karası durumundan çabucak kurtulması için dua ediyorum. Zaten gece olduğunda, ben olaya 1-0 mağlup başlıyorum, karanlıktan korkarım, anasını satayım, ışıkta da uyuyamam. Nasıl bir bünye anlamış değilim, ama yıllardır sahip olunca, insan alışıyor mal tutarsızlıklarına.
Neyse konuyu dağıtmayalım, en uygun yer olduğu için, kapının bulunduğu yere dönük vaziyette, yatağın içinde, beklemekteyim. Uyuma anına girebilmek için, odaya alışmak lazım. Tam gözler karanlığa alışmışken, kapının önünden biri geçti, ev arkadaşım var; biliyorum, ama kızın hatlarını göre göre o kadar alıştım ki; kendini gizlese, kolunu uzatsa tanırım.
Kapının önünden o malum gölge geçti bir defa, ayrıca ayaklarını kaldırmıyor, bildiğin sürüyor. Ben tabi başladım Yusuf Yusuf efektine. Karanlıkta zaten bok gibiyim, üstüne de bol kıyafetli sürüngen halde, iki ayaklı bir şey görünce, yatağın içini bir koku sardı.( Mecaz anlamda, yoksa henüz sıçmadım.)
O iğrenç kokudan kurtulmak amacıyla, yataktan çıktım, biraz da kendime gaz vere vere ilerledim, kapıya doğru. Kafayı öyle bir uzatmam var, sanırsınız kafama çürük domates yiyeceğim diye gardımı alıyorum. Ne alakası var efenim, malum şeyi yeniden gördüğümde, çığlık ata ata kapımı kilitlemek derdim.
Her neyse, bir an o varlık bana doğru gelmeye başladı, yaklaşıyor, tabi ben dondum, harbiden az daha dona da dolduruyordum. Yaklaştıkça nefesim kesildi, o kaçacak delikanlı gitti, yerine kımıldasa ölecek korkusu yaşayan biri geldi.
Efenim, o bol kıyafetli şey yaklaştı, yaklaştı, suratı da bembeyaz.... Ben dumur, bastım tabi çığlığı!
( Bırakın çığlığı, altıma ettim.)
Ben çığlık atınca o da attı, sonra ses tanıdık geldi.
-La esra sen misin?
-Benim aq. Manyak mısın kızım ne bağırıyon? Ödüm koptu.
-Bu üstündekine, suratındakine bakınca kim korkmalı ulan!
-Haa O mu? Ev çok sıcak diye gecelik giydim, yüzüme de yoğurt sürdüm yumuşatsın diye.
Tabi bu durum karşısında intikamsız olmaz.
Yatırdım bunu yere, burnunu güzelce sıktım, açılan ağıza suratındaki yoğurdu tıktım...
Sanırım iyi bir ders olmuştur. Gece gece bol gecelik, yoğurtlu suratla gezmez zilli. *