ruhunda hissettiği inkılapları müziğe dökmek için yaratılmış bir deha. unutulmayı bütün nüveleriyle tatmış , dışlanmışlığın cisimleşmiş hali olmuş adeta.
buhrandan buhrana bir yaşam. bluesbreakers grubunda gitar çalma denemeleri , sonra fleetwood mac grubu : sayısız albüm , sayısız dinleyici , ve yığınla para.
arkadaşlarının aksine , paradan ziyadesiyle rahatsız. tatmin duygularının körelmesinden ve rehavetin o çürütücü döşeğinden kurtulma serzenişleri , bağıran da duyan da sadece kendisi.
sonra yeni arayışlar , lsd denemeleri ve her şeyden kopuş . kimliksizlik bir nevi. kendinden kaçış . ama gitar peşini bırakmaz green'in , boşluk anında biricik teselli kaynağıdır o yüce enstrüman.
solo çalışmaların ardından yeni bir grup daha : "peter green and the splinter group".
bu münzevi dahi'yi anlayabilmek için bandit albümünü bir yerlerden bulup dinlemek şarttır.
notalardaki hüzün ve melankoli , gitar sololarındaki o bambaşka atmosferle parçaların anlam dünyasını da genişletmektedir. bandit parçası da bu ruh durumunun zirvesidir.