recep tayyip erdoğan öncesi türkiye

entry322 galeri
    198.
  1. internetin olmadığı ülke idi, cep telefonu da bu kadar yaygın değildi. Velhasıl hepsi akp'nin sayesinde ülkeye gelmiştir yoksa teknolojinin gelişmesi, maliyetlerin düşmesi falan filan hikayedir.

    Bununla beraber Tayyip'ten öncesinde CHP vardı geyiği de ayrı bir geyiktir. Oğlum ne chpsi lan? eskiden olsa cehaletinize verir geçerdik de elinin altında tayyip erdoğan'ın icat ettiği ve ülkemize sunduğu internet var.

    Gerçekler üzerinden devam edersek eğer. 90ların başında 2.3 motor ford granadamız vardı, canavar gibi arabaydı V6 motor, sonrasında eskidğinden dolayı sattık, nereleri gezmezdik ki onunla kocaman bagajına babamız bizi doldururdu. Sattıktan sonra opel astra aldık 1.6. Onunla da nerelere gitmedik ki, klimalar da arabalarda yeni yeni yaygınlaşmış, akdeniz yolculuklarımız püfür püfür geçerdi, sonra onu da sattık yine 1.6 opel astra aldık. Lakin bu astra'nın alınışı AKP döneminin başlarına denk geldi, arabayla pek uzak yol seyahati yaptığımızı bilmem. bırak uzak yolu arabayla şehir içi dolaşmak bile dünyanın masrafı. araba aldığımız günden bugüne değin yatıyor. Ben işim gücüm var artık arabayı kullanayım biraz dedim, 2. hafta işe arabayla gitmeyi bıraktım (ki belirteyim işe arabasız gitmem 1.5-2 saatimi alıyordu), sonrasında da zaten çalışma koşullarının aşırılığı, az maaş, tehlikeli iş derken gün geçtikçe batan gemi inşaat sektöründe işi de bıraktım.

    90lar boyunca babam 1 kilogram, saralle çeşmesinden doldurulmuş en kral kakaolu veya kakaosuz fındık ezmesiyle gelirdi eve, düzenli olarak. şimdi ise fındık üreticisi olan bu ülkede 350 gram kakaolu fındık ezmesi en aşağı 6 lira. ramazan ve kurban bayramlarında yediğimiz kaliteli çikolataları saymıyorum bile.

    türk telekom özelleşmeden önce hatlarda sorun olduğunda bir telefon açardınız PTT'ye yoğunluğa göre ertesi gün hatlara bakmaya gelirler, hat sorunu evin içinde bile olsa düzeltirlerdi. Şimdiki gibi internet koptuğunda aradığınızda telekomu sorun onlarda olsa bile "elektrikçi çağırın ev hattınıza baktırın" demezlerdi.

    Rahmetli Amcam DLH'de çalışırdı motor teknisyeni, babam da Tekel'de çalışırdı o da teknisyen. Karadenizli olduğumuzdan ve amcam balıkçılık tutkunu olduğundan dolayı küçük bir kayığı vardı. 90ların başında o kayığın motorunu tamir etmek için DLH'nin atölyesine girerdik, ben büyülenirdim o ortamdan, onlarca torna, kaynak makineleri, işçiler, çalışanlar vızır vızır çalışan, hizmet eden ve üreten üretirken ürettiklerinin karşılıklarını işçilerin maaş olarak ve sosyal güvence olarak aldığı bir ortam. Sonrasında 2000lere gelindiğinde atölye stajı için oraya gittiğimde ise boş boş duran o tornalar, yıllardan beri dokunulmamış tezgahlar, eskimiş püskümüş gözlükler, yatan gemiler ve emekliliği için gün sayan işçiler. Amcam öldükten sonra onunla geçirdiğimiz o güzel anıların da ölmüş olduğunu hissettim o kocaman atölye'nin atıllaştırılmış halini görünce. Hele de o tornalardan, gemilerden, denizden ilham alarak girdiğim Gemi inşaatçılığı ve makineciliği mesleğinin ne sosyal güvencesi, ne maaş ne de iş güvencesi olan, insanı sonuna kadar sömürdüğü ortamı da görünce mesleğe karşı da ilgimi yitirdim.

    90lı yılların başında o güzeller güzeli v6 motor granada ile yaptığımız seyahatlerden birinde samsun'dan itibaren doğu karadeniz bölgesini boydan boya gezmiştik. virajlı yollar... Ne kadar midem bulandığını anlatamam. ama benim veya abimin midemiz bulanıp her durduğumuz nokta dünyanın en güzel manzaralarının birleştiği noktalardı. ulaşım zordu ama doğaya geri dönülemeyecek zararlar veren, o gudubet karadeniz sahil yolu yoktu. oysa o günden bugüne Türk milleti milyarlarca lira vergi ödedi, daha iyi bir proje hem doğaya, hem karadenizliye, hem de vergi ödeyenlere hak değil miydi? Kimbilir saçmasapan hes projeleriyle doğu karadenizde daha nereler yok edilmiştir.

    90larda dünyalar güzeli, idealist öğretmenlerimiz vardı. KPSS teranesiyle hükümetin yaptığı planlama hatalarını kapatmak için birbirlerinin üzerine basarak atanmak zorunda kalan öğretmenlerimiz değil. vekil, sözleşmeli ve daha da kötüsü ücretli öğretmen nedir bilmezdik. Öğretmenlerimizin geliri çok değildi ama iş garantileri vardı, belki bir zengin kadar et yiyemiyorlardı ama bugünkü gibi de hiç et yiyememezlik etmiyorlardı.

    velhasıl uzatabiliriz, dünü bugünü ve yarına dair konuşmalarımızı ama iyii biliyorum ki dün belki durumumuz çok iyi değildi ama, bugüne bakarken biraz da olsa umudumuz vardı geleceğimiz hakkında. Ama bugün o umutların yok olduğu yerdeyiz.
    0 ...