ben bu yazıyı sana yazıyorum ertuğrul. bir şekilde okutacaklar sana nasılsa.
sevgili ertuğrul,
bütün hafta o şantiye senin, bu şantiye benim, tahsilatlar, hakedişler, elemanların problemleri vesaire vesaire iflahım sikiliyor.
haftanın bir gününü evimde iki çocuğum ve eşimle geçirmek ve pazar geceleri behzat ç'yi seyretmek orta yaştaki şu bünyenin en keyif aldığı şey.
bugün daha da özeldi aslında.
sabah kalkar kalkmaz bursaspor formamı ve üzerine bursaspor polarımı geçirdim, mükellef bir kahvaltı, pazara çıktım, şantiyeleri kontrole gittim birkaç saatliğine, saat 18.00 sularında eve döndüm yine aynı keyifle.
açtım digitürk 204. kanalı bekledim.
emindim ki ikinci yarıyla birlikte yükselişe geçen bursaspor bu gece yüzümüzü güldürecek, sonra hanım mısır patlatacak, behzat ç başlayacak sonra o bitecek neyse...
böyle işte.
tabii beklentilerim yerini hüzne bıraktı maç neticesiyle birlikte.
kazanmamız gereken bir maçı sayende ve hakem yardımıyla kaybettik yine.
sahada mücadele eden 10 bursaspor'lu futbolcu arkadaşlarımın, kardeşlerimin çükü sağolsun ertuğrul.
ama sorun şu ki, hakan aslantaş kim?
nereden buldun?
cemaat evinde maklube yerken mi tanıştın?
bu turgay antrenmanlarda hiç gol vuruşu çalışmıyor mu ertuğrul.
sercan'ı ve volkan'ı neden gönderdin ertuğrul?
pinto kim ertuğrul?
nunez kim?
steinert kim, svenson kim, tagoe kim ertuğrul?
senin scout ekibinin ta amına koyayım ertuğrul...
adam gibi transfer yap, oyunu iyi oku, sana duyulan sevginin, verilen kredinin hakkını ver ertuğrul.
yok böyle devam edeceksen defol git ertuğrul...
unutma ki bu takımı sen değil, taraftar şampiyon yaptı.
bu sezon tribünler neden boş ertuğrul?
cemaatçi valiyle maklube yerken bursaspor taraftarını nasıl yok ettiğinizle övünüyor musun ertuğrul?