psikoloji sohbetleri

entry8 galeri
    4.
  1. Beynimiz nasıl işler, bilgiyi nasıl depolar?

    Beyinde hippokampus adında bir bölge bulunur ve bu bölge bellek için kritik öneme sahiptir. Bellek ile ilgili bilgiler bu bölgede bulunur. Daha doğrusu bu bölge bir anıyı tüm beyne dağıtarak bir "anı kodlaması" yapar. Bir bilgi ne kadar pekişirse bu bölgede o kadar güçlü saklanır. Ayrıca duygusal bileşeni olan anılar da nötral olan anılara göre çok daha fazla saklanır. Çünkü heman hippokampusun komşuluğunda bulunan amigdala adlı bölge emosyonlar ile yakın ilişkili bir bölgedir ve hippokampus ile sıkı bağlantıları vardır. Bilgilerin saklanması için beyin hücrelerinin birbiri ile sinaps adı verilen bağlantılar kurması gerekir. Bu bağlantılar ne kadar çok olursa o anı o kadar iyi saklanır. Yaşlanma ile bu bağlantıları kurma potansiyeli azalır. Alzheimer hastalığında beyin erimesinin ilk başladığı yer bu hippokampus adlı bölgedir ve bu nedenle unutkanlık Alzheimer'ın ilk bulgusu olarak karşımıza çıkar.

    Hafızayı doğru kullanmanın, bilgileri doğru kaydetmenin burada bir rolü var mıdır?

    Esasında beyin bunu otomatik olarak yapar. Kişiye uygun olan ve önem verilen bilgileri bellekte saklamak üzere bir filtreleme yapar. Bunu yaparken dikkat mekanizmasını kullanır. Eğer bu mekanizma bozulursa - bu durum en çok psikiyatrik hastalıklarda olur- uygun bilgi yerine sıradan bilgiler de belleğe girmeye çalışır ve sonuçta sonsuz kapasiteye sahip olmayan bellek tükenerek önemli olan bilgiyi de kaydetmeyebilir. Ben şahsen ezbere dayanan eğitim sisteminin de belleği uygunsuz kullanmaya neden olduğunu düşünüyorum. Daha çocuk yaşta bilgileri ezberleyerek öğrenmek yerine irdeleyerek öğrenme stratejisinin uygun olan bilgiyi belleğe atmak için daha yararlı olduğuna inanıyorum. Eğitimimiz sırasında ezberlediğimiz bilgilerin acaba ne kadarını bugün hatırlıyoruz? Onun yerine eğitimde analitik düşünce sistemini edinebilseydik çok daha rasyonel bir toplum olabilirdik.

    Zeka ile unutkanlık arasında bir bağ varmıdır?

    Son zamanlarda oldukça popüler olan bu konu üzerinde yeni yeni birtakım çalışmalar yayınlanmaya başladı. Bu çalışmalardan birisi ABD'de 1940'larda aynı lisede okuyan 400 kişiyi kapsıyor. Lise yıllarında zeka testi yapılan bu kişilerden bir kaç yıl önce hayatta olanları bunama açısından değerlendirildi ve ortalama zekanın üzerinde olanlarda bunama gelişme riskinin yarı yarıya az olduğu görüldü. Benzer sonuçlar içeren başka araştırmalarda mevcut. Bu bilgiler dikkate alındığında zekanın bunamaya karşı koruyucu bir etkisinin olduğu anlaşılıyor.

    Peki eğitim düzeyi, akademik uğraş ile unutkanlık arasında nasıl bir ilintiden bahsedilebilir?

    Yapılan çalışmalar eğitim düzeyi yüksekliğinin hastalıktan koruyucu olduğunu da gösteriyor. Yani eğitim düzeyi ne kadar fazla ise hastalığa yakalanma riski o ölçüde azalıyor. Ama buradan çok iyi eğitimli birinin Alzheimer hastası olmayacağı sonucunu çıkarmamak gerekir. Maalesef entelektüel düzeyi çok yüksek olanlar da bu hastalığa yakalanabilirler. Örneğin ünlü yazar Irish Murdoch da Alzheimer hastasıdır. Son dönem kitaplarından bile kelime haznesinin azaldığı rahatlıkla anlaşılabilir.
    0 ...