Hasan Bey'in vurdurduğu
Irgat Osman yatsın bir yanımda
ve çavdarın dibinde toprağı çocuklayıp
kırkı çıkmadan ölen şehit Ayşe öbür yanımda.
Traktörlerle türküler geçsin altbaşından mezarlığın,
seher aydınlığında taze insan, yanık benzin kokusu,
tarlalar orta malı, kanallarda su,
ne kuraklık, ne candarma korkusu.
Biz bu türküleri elbette işitecek değiliz,
toprağın altında yatar upuzun,
çürür kara dallar gibi ölüler,
toprağın altında kör, sağır, dilsiz.
Ama bu türküleri söylemişim ben,
daha onlar düzülmeden,
duymuşum yanık benzin kokusunu,
traktörlerin resmi bile çizilmeden.
Benim sessiz komşulara gelince,
şehit Ayşe'yle Irgat Osman
çektiler büyük hasreti sağlıklarında
belki de farkında bile olmadan.
Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani, ve de uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani...
Irgat Osman'ın hikâyesinin yer aldığı halk türküsü
Akpınar'ın taşında
Osman'ım on beş yaşında
Osman'ımın ölümü
Kurumtere başında.
Parsamazın dağları
Horhor eder çamları
Toktamış o Hacı Ethem
(Hasan Bey'in babası)
iyi beklesin damları.
Parsamazdan geçtin mi?
Soğuk sular içtin mi?
A benim yiğit Osman'ın
Sen dünyadan geçtin mi?
Parsamazın söğüdü
Seni kimler sürüdü
Türk Ali ile Hacı Ethem
Aldı bıçağı yürüdü. "