öncelikli olarak Türk dünyasının ve sonrasında bölgenin bütün halklarının barışa, huzura erişmesi için gerekli olan birliktir.
Daha da önemlisi eninde sonunda kurulacak ve emperyalistlerin bu durumu gördükleri ve engellemek için içimizdeki şeytanlarla Türkiye'yi ve diğer Türk ülkelerini Türklüklerinden, milli bağımsızlıklarından uzaklaştırmak için ellerinden geleni yaptıkları birliktir.
var olacak olan Türk birliği bölge halklarının huzurunun yanı sıra emperyalizmi kıskacına alıp onun gün geçtikçe gücünü tüketeceği için Güney Amerika'nın da soluklanıp, orta vadede kendine gelip Bolivar'ın ülküsüne sahip olmalarını sağlayacaktır.
kimileri kurulmasını imkansız gibi gösterse de, çin seddinden balkanlara, Karadeniz'in kuzeyine değin kocaman bir coğrafya'nın bilinçlenmesi halinde emperyalist denetimi imkansıza yaklaşacağı için gerçeklerin esasında Türk birliği lehine olduğu katidir. Mustafa Kemal'in sahip olduğu sınırlı imkanlara rağmen gagavuzya'ya yolladığı bir avuç öğretmenin gagavuzya'da yarattığı değişim, Keza Mustafa Kemal'in iran ile ilişkilerinin iran türklüğü üzerinde yarattığı değişim, iran derken iran'ın kuzeyinde yani Kuzey Azerbaycan ile ilişkilerinin (enver Paşa'nın ilişkilerini de es geçmemek lazım) Türklük bilinci açısından Azerbaycan üzerinde yarattığı değişim oradan bugünün Pakistan'ı o zamanın afganistan'ı ile ilişkilerinin Pakistan üzerinde yarattığı ve Türklük lehine değişim bile (pakistan konusunu bilmeyenler lütfen pakistan ne alaka türk birliğiyle demesin yattığı yerden oturup öğrensin) bugün politik olarak büyük önem arzetmektedir. Tekrar edelim bu değişimler bir kişinin ve birkaç inanmış arkadaşının kısıtlı imkanlarla yarattıkları değişimdir. Mustafa Kemal üzerinden daha onlarca örnekle ibrenin nasıl Türklük bilinci lehine dönüştüğüne dair kanıtlar verilebilir.
işte bu yüzdendir ki topyekün bir milli bilinç, bugün her ne kadar siyasi ve ekonomik olarak kıskaç altına alınmış bir Türkiye de olsa potansiyelinin savaştan yeni çıkmış bir Türkiye'ye göre çok büyük olmasıyla birleştirildiğinde yapılabileceklerin, başarılabileceklerin sınırı yoktur. Kaldı ki elimizde bu güç olmasa, gerek hatalarıyla sevaplarıyla Enver paşa'nın ektiği tohumlar gerekse Ulu önder Mustafa Kemal'in ve ardıllarının kazandırdıkları bile olmasa eğer ki Karadeniz'in karşı yakasına geçip Kırım sürgününe rağmen binlerce türk ile Türkçe konuşulunabiliyorsa, oradan balkanlara inip her adımda Türklük içinize çekilebiliyorsa, oradan ortadoğu'ya ve kafkasya'ya girip azerbaycan, iran, pakistan, türkmenistan, kazakistan, Kırgızistan, özbekistan ve nihayet Doğu Türkistan oradan Sibirya'nın en uç yerlerine kadar dilinizi değiştirmeden seyahat edebiliyorsanız, Hindistanda hala Baburşah'ın etkisi devam ediyorsa, Japonya'da hala Göksultan Abdulhamid'in kurduğu dostluk bağlarıyla dostça karşılanıp, Güney Kore'de her ne kadar amerika'nın yanında savaşsak da Komunistlere karşı şehitleriniz o topraklarda yatıyorsa, gazilerimiz Kurtuluş savaşı gazisinden bir farkları yoksa Türk birliğine olan inancımız ve çabamız hiç bitmeyecektir. bunu ne 19 mayıs kutlamalarının yasaklanması, ne Türklük aleyhine dersim, ermeni iftiraları, ne Türklüğümüzün ılımlı islam soslu dinler arası diyalogculukla zehirlenmesi, ne liberalizm, komunizm heyulaları ne de engin alan gibi kahraman Türk evlatlarının zidanlara atılması engelleyemeyecektir.
Mete Han'dan Kür şad'a, oradan çengiz Kaan'ın Türk birliğine, oradan temur'un Türk birliğine, oradan Yavuz Sultan selim'in kısmi olarak başardığı Türk birliğine yeter ki bunlara inancımız tam ve ölümden, sıkıntıdan, yaralanmadan korkmadan tam olsun.
Unutulmamalıdır ki birey olarak yaşayabilmek, sadece hayatını devam ettirebilmek için yaşamak hayvanlara özgüdür. Türk için yaşamak ise çocukların, torunların başkalarının çocukları için yaşamaktır ve onları gerçek manada yaşatabilmenin tek yolu TÜRK birliğidir.
ek: Türk birliği demişken kimi arkadaşlarım bana katılmasa da enazından 90lardaki Türk devletlerinin bağımsızlığına küçük yaştan itibaren şahit olup ilgilenmiş biri olarak Rahmetli Alparslan Türkeş'i anmadan geçmeyelim. Onun başarmaya çalıştıkları; ömrünün, gücünün yetemedikleri, siyasi olarak vermek zorunda kaldığı tavizler de olsa vizyon sahibi olması açısından ne denli büyük bir lider olduğunun ve günü geldiğinde Türk birliği kurulduğunda adının da birkaç tabelaya verilerek anılması açısından önemlidir.
