insan doğal bir varlık olmadığından dolayı insan için bir anlamı olmayan yargıdır. insanın ne sosyal yaşamındaki kurumlar, kanunlar, kodlar, vs., ne kullandığı somut ve soyut aletler, ne de başka yaratıklarla paylaştığı en "doğal" görünümlü ihtiyaçları doğal değildir. yemek yiyip sıçmak gibi en basit ve doğal kabul edilebilecek eylemler bile insanda binlerce değişik kültürel formasyonlarla (ve deformasyonlarla), kurallarla, alet edavat ve usulle gerçekleşir. çıkan ses doğada yankılanır ancak kullanılan lisan ve gramer ağaçta yetişmez.
doğa, en ilkel insan hukuğuna bile kaynak olarak gösterilemez. insanı insan yapan doğaya yabancılaşmasıdır, doğanın dayattığı her zorluğu, boyun eğmeyi veya alışkanlığı kafasında tartmasıdır; insanın ateşi kontrol etmeye başladıktan sonraki tarihi, medeniyeti insanı fiziksel ve beyinsel olarak doğadan koparma sürecidir.
demek ki "bir şey doğaldır" demek sadece zırtlıktır. literatürde doğal kelimesinin bir tek zıt anlamı vardır "suni" (ing. artificial); ve suni olanın bilinen evrende tek sorumlusu ve yaratıcısı insandır. tecavüz gibi daha nice doğal hadise var, mesela çaresizce vahşi hayvanlar tarafından parçalanmak ve soğuktan donarak ölmek gibi. yani bizim derdimiz doğaya rağmen kendi standartlarımız çerçevesinde insan sıfatı ve bilinciyle var olabilmektir, yoksa atalarımız kalırdı ağaçların tepesinde.