ben bu yazıyı üvey babama yazdım

entry10 galeri
    8.
  1. tavandan yatağıma inen kar perilerini anımsıyorum, gözyaşı damlacıklarından bile minik, beyaz kanatlarını.
    üst kattakiler, hoplayıp zıpladıklarında, ürker ve topluca üzerime konarlardı; beyaz beyaz. yeryüzüne ait olmayan, anlamlarını bile bilmediğim isimlerle seslenirdim, konuşmasını dahi bilmeyen periciklerime. annemse; onlara tahammül edemez, alır eline bi bez ve kovalardı acımasızca. sahi n yapmışlardı da bu denli kızdırmışlardı beyaz kar perileri annemi!?

    -badana zamanı geldi- bahanesiyle her yaz şatolarını yok ederdi; yine geleceklerini bile bile. oysa kar perilerim, ağaçlara saldıran haşareler gibi zararlı da değillerdi.

    o gün annemin badanacılık oynama vakti gelmişti yine. mutlu bi anne, kar perilerinden çok daha güzeldi ve hem nasılsa kar perilerim yine bana geleceklerdi.

    annemi, tavanla dansında yalnız bırakarak, balkona çıktım. n de güzel bi mevsimimizdi; güneşle karışık rüzgar mevsimi. gözlerimi kapadım ve renk renk hayaller kurmaya başladım. haylaz rüzgar birden pickurusu gıdıklama yaptı ve aniden gözlerimi açtım.

    aman tanrıııım o da neydiiiii.

    gökyüzü sarayından, ışıltılarla mismilyonlarca kar perisi inmişti bi anda balkonumuza. ıslatmayan pericik yağmurları. n kadar da şanslı bi pickurusuymuşum ben meğersem.

    kar perilerim, yuvaları dağılınca balkonumuzda bi çuvala saklanmışlar. avuçlarımı çuvala daldırdım, uçuşsunlar istedim. 2 avuç, 5 avuç, bilmem kaçıncı avuç derken bahçe kapısının gıcırtısı ve neşeli çocukları ham yapan bay gürültü makinasının yarı açık kafasına kondu kar periciklerim.

    o gün, kar perilerinin gerçek adının kireç olduğunu ve tatlarının çok çirkin olduğunu öğrendim. hatta fazla kar perisi yersek intikam almak için ateşlerle saldırıyorlardı tenimize.
    0 ...