eğitim öğretim ve ülkenin sivilleşmesi adına verilmiş en doğru kararlardan biridir. öncelikle işin içeriğini bilen birisi olarak bu faşist kutlamaların eğitim öğretime vurduğu darbe zannedilenden daha fazladır. aylar boyu süren 19 mayıs hazırlıkları sebebiyle birçok öğrenci derslerinden geri kalmakta ve sonuç olarak ya sınıfta kalmakta ya da notları düşmektedir. bir avuç insanın izlediği, anlamsız biçimde devletin faşist biçimde yüceltildiği bu kutlamaların öğrencilere ne gibi bir faydası olduğu konusu muallaktır. bir grup bürokrat ve askerin egosunun cilalandığı bu gösterilerin, pedogojik hiçbir değeri olmadığı gibi öğrencileri tek tipleştiren ve koyunlaştıran, farklılıklarının törpülendiği bir komedi olmaktan öte gider bir yanı yoktur.
''gençlerin büyük sahalara çıkıp, basit jimnastik hareketlerini toplu halde tekrarlamasının kaynağı 1932 yılında Başbakan ismet inönü başkanlığında bir heyetin Moskova ve italya'ya yaptığı seyahate dayanıyor. Recep Peker, Ali Çetinkaya, Yunus Nadi, Falih Rıfkı, Ruşen Eşref ve Yakup Kadri'nin yer aldığı heyet, özellikle Mussolini italya'sında gençlerin eğitimi için geliştirilen yöntemleri ve pratikleri derin bir hayranlıkla izliyorlar. Falih Rıfkı (Atay) (Moskova ve Roma, 1932) 'Cumhuriyet genci yetiştirmek için' Stalin Rusya'sı ile faşist italya'nın 'çocuk ve genç yetiştirme metotlarının adım adım tedkiki'ni öneriyor. 1932'nin Moskova'sındaki 1 Mayıs kutlamalarını 'ihtilalin telkin, propaganda ve yığın sanatlarındaki hususiyetleri gösteren en iyi sahne' olarak naklediyor. Roma'da 5-13 yaş arası çocukların dâhil olduğu faşist teşkilatı (erkeklerin Balila, kızların Piccole) öve öve bitiremiyor: 'Çocukluktan itibaren herkese vazife verilmiştir. Herkes inzibat ve kontrol altına alınmıştır. Kabiliyetler yarışa çıkartılmıştır; her faşist hiçbir zaman konuşamadığı şefi her an yanı başında hisseder olmuştur... Çocuk ve şef şefin rehberliği altındadır.' (s. 99) Sonra coşup, daha sonra köy enstitülerinde uygulanacak modeli bir faşizm hayali olarak anlatmaya girişiyor: imamın yerine geçecek bir öğretmen, 'köye adım bastığı gün fırkanın kadrosu içinde ve gözü altında' işe başlıyor.'' mümtazer türköne..