uzak olan sevgiliyi yakına getirmek için çırpınırken harcanan emek,
özlerken akıtılın gözyaşlarının tuzu,
her telefon çalışında "aşkııım" diyen sesin kalp atım hızına etkisi,
araya giren bi sürü şehir,
gelecekte herhangi bi şehirde yaşayabilecek olma özgürlüğü,
birbirine karışan 2 bambaşka hayat,
yanında olsa öpüşülerek ya da sevişilerek geçirilecek bunun için de gerekli derinliği sağlamayacak zaman,
uzakta olmadan mütevellit, dibine kadar tartışılan her ufak detay,
ve nihayet kavuşunda hakkını vererek "sadece yiyişmek"
uzak ilişki, bi pakettir.. içinde özleme hakkı, yeni şehirler görme tanıma fırsatı, bi insanı hiç bi cinsel çekim aklı karıştırmadan her konuda tanıma fırsatı, sadakat, geleceğe dair hayaller planlar, söylenilmeyen şeylerin yazıya yazılmayanın telefonda bi nidaya dönüşmesini barındırır..
kimi özlemekten bıkar, kimi çıkan kavgalardan yorulur, kiminde sadakat mefhumu yoktur yanındaki alalade bi sıcaklığı uzaktaki ulvi şeye tercih eder, kimisi manitasını sosyalleşmek partilere kafelere dam olarak götürmek amaçlı kullanıyodur vs vs..
gerçekten uzak ilişki yaşayan adamlar, gerçekten beraberlerdir.. araya hiç bi konser, kafe, sinema, yakın arkadaş girmez.. o yüzden çook azı yürür.. bu başlıkta yürümez diyenlerin hepsi haklı.. ama suçlu özne hatalı.. uzaktaki adam uzaktayken değişiyosa, zaten baştaki adamı yanlış tanımışındır.. o yüzden evet genellikle yürümez.. ama genellikle ilişkiler zaten aşktan dolayı başlamaz..
kısaca uzak ilişki yalındır.. bütün o günlük hayat curcunasından uzak.. araya 3. kişileri sakın katmayın.. ilişkinin sonu olur.. bu ilişki, van der waals bağlarıgibidir.. zaten senden uzak olan birini, zorla tutarken ellerinde, bi de kalkıp en yakın arkadaşın manitasını, eski sevgilileri, onu bunu katarsan araya biter..
sadece sen o, şanslıysan telefon, değilsen yazılar..
ama itiraf ediyim.. en fenası da özlemek.. o mesela şimdi mışıl mışıl adını ilk ondan duyduğum salak bi yerde uyuyo bütün fırından çıkmış sıcak ekmek kokusuyla, ben onsuz yatağa bile girmek istemiyorum salonda tvnin karşısında tünüyorum..
şimdi sorsalar, bu senin sevgilin başta senin örenci şehrinde olsaydı ister miydin diye ? belki bi anlık sarılmanın hevesiyle evet derdim.. ama mantıklı düşnünce hayıra çevirirdim.. herkes çünkü hayatta kendisine ne yazılmışsa onu yaaşıyo.. manitam yakında olsa, yüzde yüz bu kadar kıymetli olmucaktı.. paso kapısını çaldığım paso gördüğüm bi adamla, arada bi gördüğüm özlediğim adam benim gözümde aynı olmaz.. biriyle geçirilen her saniye kıymetliyken bi diğeri sıradanlaşır..
uzaktaki sevgili, bi gün yakına gelecektir.. gelene kadar, yapması gerekenler, yaşamamız gerekenler vardır.. hepsi bize bişiler katıcaktır.. bunu bi uzak ilişkisinden acılar içinde ayrılmış biri olarak sölüyorum.. korkmayın kaçmayın..
olay ilişkinin uzak ya da yakınlığında değil.. her gün bakkalda gördüğünüz size yabancı onlarca adamla mı yakınsınız sırf görüyosunuz diye ? kerhandeki orospuyu istediğiniz an sikebilirsiniz olay düzenli seksse ?
olay uzakta olmasına rağmen tek bi sesiyle sizi heyecanlandıran , adınızı söylerken içinizi titreten, yer yer ağlatan bazen soğuklaşan, bazen azdıran kişiyi bulmak.. o kişi uzakmış yakınmış mühim değil..
