tahtakale'den incik boncuk alıp, mahalledeki kızlara sattıydım. o kadar rağbet görmüştü ki, 2-3 çocuk daha o işten para kazandı. gümüş işine kadar girmiştim. ama diğerleri en fazla malları kadıköy'den aldığından benden pahalıya satıyorlardı. babam sağ olsun tahtakale esnafını tanır.
biraz daha büyüdüğümde rıhtım'ın orda minibüsçülere su sattım. 17 kuruşa su alıyordum. 30 kuruşa satıyordum. leğen, buzlar falan. tabi 1-2 günlük bir işti bu. oradakiler çeteymiş. geldiler, "burda ekmek yok size" dediler. dayak yemekten zor kurtulmuştum.