Üniversite yeni bitmiş, köy okuluna tayin çıkmış ve çalışılmaya başlanmıştır. Yazık ki üniversite ortamındaki dingillikler kolay kolay bünyeden atılamamaktadır. 1 erkek, 8 bayan öğretmen mis gibi çalışmaktayızdır. Bir tane erkek olduğu için, öğle araları yemek hazırlamak, koltuklarda uzanmak, tabi okulu temizlemek bize düşmektedir.
Her neyse, sadede gelelim.
Dedik ya, üniversiteden kalma dingillikler kolay kolay atılmıyor, dedikodu yapmaya başlamışızdır. ilçede dengesiz bir bayan öğretmen vardır, ve onu sağdan sola, soldan sağa çekiştirmekteyizdir.
Anlatılan mevzuya göre;
-Öğretmenin biri, aynı okulda çalıştığı öğretmenin kafasında, kupa kırmıştır. Bildiğiniz kupa. :)
Neyse efendim, bu mevzu konuşulurken, benim sırtım kapıya dönüktür, ve o an yaşıyormuşum gibi yorum yapmaktayımdır;
- Benim kafama kupa atacak ha, var ya önce ellerimi belime koyar ( hareketler söylendiği anda da yapılmaktadır), sonra aha bu bileği yalar, ( kol sıyrılmaktadır bu sırada, bilekten dirseğe kadar yalanır), böyle de hareketi sokarım.( Şaaak diye ses çıkaran nah işareti yapılır.)
Tabi bu sırada, bütün kızlar kopmaktadır ancak ben kendime sanıp gülmekteyimdir. Konuşmayan öğretmen arkadaşlardan biri, gözlerinden yaş gelirken, bir yandan da beni kapıya doğru döndürmektedir. Bu arada benim el, hala nah şeklindedir, pozisyonu bozmayalım hesabı.
Aman Allah' ım gözgöze gelinen kişi, sandalyede küçücük olmuş, 1.90 boyundaki, 9 öğretmenden sadece bir tanesidir ki; kendisi okulun tek erkek öğretmenidir.
Yemin ediyorum, hayatımda hiç bu kadar, ana rahmine dönmeyi istememiştim.
