Hafıza kaybı mı yoksa ihmal mi?.. Birçok insanın iki ayda bir grip hastalığına yakalanması neyle açıklanabilir, bilemiyorum. Oysa her şeyi yeniden keşfetmenin âlemi yok; grip geliyorum diyor işte. Burnunuz kaşınmaya başlıyor ve hafiften üşüyorsunuz. Tam bu noktada yırtma ihtimaliniz var ama eliniz değip de iki aspirin bir vitamin içmiyorsanız bunun bir açıklaması olmalı... Her neyse işte, geleneksel grip günlerimi atlattıktan sonra sinemalarda ne var ne yok diye bir göz attım ve yine insanoğlunun en çok didiklediği konulardan biri çıktı karşıma. Yönetmen John Woo, 'Hesaplaşma' adlı son filminde Ben Affleck'in hafızasıyla uğraşıyor. Büyük paraların döndüğü, çok önemli ve karmaşık bir sektörde çalışan Michael Jennings'in hafızası her işin ardından siliniyor ve bir daha hatırlamaması sağlanıyor. Tabii ki John Woo esintileri taşıyan aksiyon ve görüntüler eşliğinde izlemesi keyifli bir film olan
'Hesaplaşma', yine de üstadın eski filmlerine erişemiyor ve kendi hafızasını da sildirip sildirmediği konusunda kuşku yaratıyor...
Bir balık hafızasının ne kadar süreyle anımsadığı hakkında okuduğum yazıyı net olarak anımsamıyorum. Sanırım, bir şeyi okuduktan on saniye sonra unutmak kadar bir süre olmalı. Ya da bir balık, evden çıkıp köşeyi dönünce cüzdanını unuttuğunu fark ediyor ve onu almak için geri döndüğünde bu kez evini unutuyor. Zaten bu esnada da cüzdanını unutmuş olduğunu unuttuğu için tekrar geri dönüyor. Ancak bu sefer de nereye gitmekte olduğunu unutuyor ve öylece dönüp dururken havada sallanmakta olan bir solucanı yutup oltaya yakalanıyor. Ancak balıkçı, onu beğenmeyip tekrar denize atıyor ve balık, diğer arkadaşlarını uyarmaya giderken hangi konu hakkında uyarı yapacağını unutuyor. Zaten arkadaşlarının kimler olduğunu da hatırlayamadığı için havada sallanan solucanı tekrar yutuyor. Balıkların bu durumu bir yandan çok acıklı ama bir yandan da hayata dair ne varsa onları tekrar tekrar yeniden keşfettiği için de çok renkli bir yaşam sürüyor...
Bir balık olmak ya da 'Hesaplaşma' filmindeki hafıza silme aygıtına bağlanmak isteyen çok insan olabilir. Hemen aklıma gelenler; değerli imparator Fatih Terim şu anda son yaşadığı iki yılı hafızasından sildirmek ve tekrar başlamak için neler vermezdi. Yine futbol sektöründen olan Lucescu da eminim geride kalan altı haftayı kafasından sildirmek isterdi... Aslında biz Türklerin yağ aldırma cihazına ne kadar ihtiyacımız varsa hafıza sildirme cihazına da o oranda ihtiyacımız yok. Balık hafızalı olmak konusunda oldukça başarılıyız... Çok yakında belediye seçimleri var ve geçmişi ne kadar hatırladığımızı sandık başında yine kanıtlayacağız. Töre cinayetlerini, IMF ziyaretlerini, soğuk beyaz kâbusları, işkence ve kötü muameleyi, fay hatlarına meydan okuyan müteahhitleri, her şeyi unutup oltaya yeniden ve yeniden yakalanacağız... Özcan Deniz bile uğruna film yaptığı Firuze için, yüzünü görsem hatırlamam diyorsa halk ne yapsın. Şurada daha ne kadar oldu; Abidin'i ve Firdevs'i bile unuttuktan sonra 05 Edi'yi nerden hatırlasın. Bir de şey vardı... Hani esmer. Yok, kumral... Kimdi o yaa?..