sözlük'lerde oluşturulan adı konmamış, varlığı somutlaşmamış bir havayla size şu fısıldanır: "dikkatli ol, sözlüğü iyi analiz et, entryi öyle gir. bak bakayım trendlere, hangisi daha iyi prim yapıyor. düşüncelerin mi? siktir et şimdi. eğer karma istiyorsan düşünmeyeceksin.
bu durumda bir yazarın karşısına iki durum çıkar: ya galileo'ya "dünyanın dönmediğini ve yuvarlak olmadığını söyle!" diyenlere onun verdiği "dünya ben dönüyor desemde dönüyor, dönmüyor desemde dönüyor" cevabını verir, düşüncenizi öne çıkarır, ona göre entry girersiniz, ya da, aslında doğru diyon hacı, "olaylara tüm açılarıyla bakmak lazım" türünden aslında hiç bir şey söylemeyen içi boş entryler girersiniz.
gelelim mevzuya. ikincisi her zaman galip gelir. karma telaşı, mizah, ironi, eleştiri anlayışını düşürür, demogojiyi ve duygu sömürüsünü, polpülizmi, polüler geyikleri körükler. entryler ve başlıklar bir birini tekrarlamaya, sözlükler tat vermemeye başlar.
sonuç olarak karmayı önemsemeyen yazar, ister fikirdaşım olsun ister hasmım, sözlüğü sözlük yapandır, sözlüğün yaşam kaynağıdır.