şimdi efendim kendisinin ne demek istediklerini çok kısa biçimde özetleyelim. şimdi thomas kuhn bilim felsefecisidir. bilhassa paradigma gibi bir kavramdan çok bahseder. aslında bilimlerin paradigma ile iş gördüğünü belirtir. nedir paradigma? kendisi şöyle açıklar;"paradigm is accepted patern or model]. şimdi hali ile bilimlerin belirli paradigmalar dahilinde iş gördüklerini söylerler.
hali ile bu paradigmalar içinde bilimlerin "bilim" olarak adlandırılan şeye uygun işler yaptıklarını belirtirler. yani aslı esasına bakıldığında olağan bilim, kendi içinde kendi görevini yerine getirmektedir. fakat "normal science"[olağan bilim]de eksik olan birşey vardır. o da yenilikleri bulmak konusunda çok başarılı olmadıklarını ifade eder. yani paradigmaların "modus operandi"si, diğer paradigmaları kökten sarsacak yapıların gelişip yenilikler üretmesine engeldir. ama yeni paradigmalar da bu "olağan gilim" in içindn çıkarlar.
şimdi kuhn bu süreci ayrıntılı betimlemiş. ben de çok kısa biçimde ifadeedeceğim. öncelikle her şey bir aykırılığın yani kuhn'un ifadesi ile "anomaly"nin bulunması ile ortaya ıkar. bu anomaly'nin ciddi anlamda taranması[exploration]u ile bu anomaly derinleştirilir. bu anomaly "the expected" yani olağan hale gelene kadar bu süreç devam eder. fakat bunun ile hemen paradigma değişimi gerçekleşmez. bunun için varolan paradigmanın bir bunalım sürecine girmesi bir çok soruya cevap vermeye müktedir olamaması ve aynı zamanda yerine geçecek paradigmanın da bulunması gerekmektedir.
bu "paradigm shift" hadisesi kolay gerçekleşmez, öncelikle bilim adamının buna bir tepkisi sözkonusu olacaktır. yani buna karşı direnecektir. bununla birlikte bilim adamı hakim olan paradigmanın lehine çeşitli revizeler düzeltmeler yapacaktır. bunlar başarısız olduğunda varolan paradigma sorulara cevap veremediğinde paradigma değişimi gerçekleşecektir. yukarıda da ifade ettiğim gibi paradigma değişimiiçin birçok faktörün bir araya gelmesi gerekir. bu minvalde aslında kuhn bilimsel devrimleri "political revolutions"lara benzetir. yani bu "paralellism"i de şu şekilde kurar;
şimdi efendim politik devrimler aslında belirli "political community" tarafından yani kotarılır. bunu paradigma için de bilim adamları grubu şeklinde ifade edebiliriz. bununla birlikte bu devrim varolan düzenin yasakladığı yollardan gerçekleştirilir. keza bu paradigma için de geçerlidir, yukarıda ifade ettiğimiz gibi eski paradigmanın yerine geçecek olan yeni paradigma işini eski paradigmanın yasakladığı yoldan gerçekleştirir. ve politik devrimlerde öyle bir noktaya gelinir ki içinde bulunulan devletin ya da yapının "institutions"larına karşı bir yabancılaşma başlar. bu aynı zamanda düzene karşı da bir yabancılaşma ve ondan kopmadır. bu minvalde bir ikiye bölünme hizipleşme gerçekleşir. bunu düzen ve devrim taraftarları şeklinde ikiye bölebiliriz. paradigma'da da böyledir. varolan paradigmanın ve varolan paradigmanın yerine geçecek olan paradigmanın savunucuları şeklinde o "field"da bir bölünme hasıl olmuştur. fakat bu sürecin aslında bu noktadan sonra bir körler sağırlar savaşı olabileceğini söyler kuhn her paradigma kendi kanıtlamalarını kendi paradigmalarından hareketle yaptığı için aslında konuştukları dil farklıdır. burada salt kanıtlamanın hakim olduğu bilimsel dil konuşulmaz, aynı zamanda "ikna" da önemlidir.
fakat biz bu kadar tartışmanın içine girmeyelim. devamında bir paradigma değişimi yaşanır. bu aslında bilim adamının "worldview" inin değişimidir. bilimadamları belirli bir süre bu paradigmaya ayak uydurmaya zorlanırlar.ama yapmaları gereken farklı bir şekilde-yeni paradigmaya uygun olarak" bakmaktır. kuhn bunu "what were ducks in the scientist's world before the revolution are rabbits afterwards".