elena anaya'nın gözleri bir erkeği anımsatamayacak kadar kadınsı ve de güzel. filmin hikayesini bilmeyen için ilkin o gözlerden etkilenmemek imkansız, sonrasında ise 'ulan erkekmiş bu yahu' deyip kendinden tiksiniyor insan ve fakat sonuçta bunun bir film olduğunu düşünüp rahatlıyor zihin. şimdi şunu söyleyeyim hiçbir teknoloji ile o elemandan o kadın çıkmaz arkadaş, saçı ile gözleri ile vucut kıvrımları ile allah'ım yaratmış elena'yı işte güzel bir kadın olarak. eğer bu denli bir değişim söz konusu olsa dünyanın tepetaklak olacağından şüphem yok. şimdi buna mı takıldın bu filmden sonra diyen için cevabım: hayır.( ama o ayrıntı önemli)
film için harika ötesi demek abartı olmaz sevgili dostlar. film enteresandır şunu düşündürttü bana demek ki insan deriyi seviyor ya da hatları ya da bakışları belki de komple vucudunu seviyor karşısındakinin. o derinin içindeki böbrek, kalp, ciğer ne kadar erkek iç organları olsa da dışındaki deri kadın. antonio banderas bu duruma neden olan insan olarak bile etkilenmekten kendini alamıyor (tamam o da normal bir kişilik değil filmde ama ulan eğer ki bu olay gerçek olsa o kadın -ya da adam- kimi etkilemez ki bir de).
ayrıca film, tüm söylenenler bir yana bir intikam filmi. hem de öyle böyle değil. yahu tecavüzün cezalandırılma şekli olarak cinsel organı kesmek bir yöntem olsa da o adamı kadına dönüştürmek tecavüzden beter. tabi tecavüz eden kişiye sonra tecavüz ediliyor ki bu da ilginç bir ayrıntı filme dair.