o belde

entry14 galeri video1
    1.
  1. o belde

    denizlerden
    esen bu ince hava saclarınla eğlensin.
    bilsen
    melal-i hasret ü gurbetle ufk-ı şam'a bakan
    bu gozlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin!
    ne sen,
    ne ben,
    ne de hüsnünde toplanan bu mesa,
    ne de alam-ı fikre bir mersa
    olan bu mai deniz,
    melali anlamayan nesle aşina degiliz.
    sana yalnız bir ince taze kadın
    bana yalnızca eski bir budala
    diyen bugünkü beşer,
    bu sefil iştiha, bu kirli nazar,
    bulamaz sende, bende bir ma'na,
    ne bu akşamda bir gam-ı nermin
    ne de durgun denizde bir muğber
    lerze-i istitar u istiğna
    sen ve ben
    ve deniz
    ve bu akşamki lerzesiz, sessiz
    topluyor bu-yi ruhunu güya.
    uzak
    ve mai gölgeli bir beldeden cüda kalarak
    bu nefy ü hicre müebbed bu yerde mahkumuz...
    o belde?
    durur menatıkduşize-yi tahayyülde;
    mai bir akşam
    eder ustunde daima aram;
    eteklerinde deniz
    döker ervaha bir sükun-ı menam.
    kadınlar orda güzel, ince, saf, leylidir,
    hepsinin gözlerinde hüznün var
    hepsi hemşiredir veyahud yar;
    dilde tenvim-i ıstırabı bilir
    dudaklarındaki giryende buseler, yahud,
    o gözlerindeki nili sükut-ı istifham
    onların ruhu, şam-ı muğberden
    mütekasif menekşelerdir ki
    mütemadi sükun u samtı arar.
    şu'le-i bi-ziya-yı hüzn-i kamer
    mülteci sanki sade ellerine
    o kadar natuvan ki, ah, onlar,
    onların hüzn-i lal ü müştereki,
    sonra dalgın mesa, o hasta deniz
    hepsi benzer o yerde birbirine...
    o belde
    hangi bir kıt'a-i muhayyelde?
    hangi bir nehr-i dur ile mahdud?
    bir yalan yer midir veya mevcud
    fakat bulunmayacak bir melaz-ı hülya mı?
    bilmem... yalnız
    bildigim, sen ve ben ve mai deniz
    ve bu akşam ki eyliyor tahziz
    bende evtar-ı hüzn ü ilhamı
    uzak
    ve mai gölgeli bir beldeden cüda kalarak
    bu nefy ü hicre müebbed, bu yerde mahkumuz...
    7 ...