henüz bitirdiğim, ortalama iki iş günü içinde canına okuduğum, şimdiye kadar okuduğum, -ki bir çoğunu hatmettim- en ama en süper olabilecek chuck hacı eseridir.
hani kitaplar vardır tamam, okur okur şaşırırsınız, "aa ne biçim oldu sonu be. tüh!" falan gibi, kitabın zannımca son yirmi sayfası durmadan şaşırmakla geçti bu durum. son yirmi sayfa aralıksız, durmaksızın, "hasiktir." demekle geçti, sırf bu histen sebeptir, epey uzun zamandır başka bir yazarın kitabını okuyamıyorum. bir arkadaşım dediydi zaten, "chuck okumaya başlarsan, diğer bütün kitapları okumuşsun gibi bir hisse kapılırsın." doğruymuş.
nice bestseller'lar görmedi işimi şunca zamandır.
chuck abi okuyanların kitabı hayal edememe gibi bir durumları olduğunu da tespitlemiş bulunmaktayım. tıkanma'da mekanlar oldukça iyi tasvirlenmesine karşın yine de bir görüntü gelemiyor insanın gözüne gibi, sanki hayal meyal görüyorsun da yine de olmuyor gibi, her şeyin üzerinde kocaman bir sis bulutu varmış gibi, bu da öyle bir şey işte.
yüzü parçalanan hanımefendi yüzünün parçalandıktan sonraki halini çok güzel tasvirliyor mesela ama olmuyor, gırtlaktan sallanan dil bi türlü insanın kafasında oluşmuyor. ya da brandy alexander'ın göz alıcı kıyafetleri.
anlatmak istediğini inanılmaz uç biçimlerde anlatmasına karşın da, ne anlatmak istediğini çok net anlayıveriyorsunuz. ve sonra geriye tek bir his kalıyor, "oha."
invizıbıl manstırz da ahanda böyle bir kitap işte. son sayfasını kapatıp bitirdikten sonra yaklaşık bir yarım saat mal gibi etrafa bakındığınız, "böeh." gibi bir biçimsiz hisle ortalıkta dolaştığınız, acaba benim hayatımda ahanda böyle hiç görünmeyen şeylerden, tamamen bir belirsizlik ve yalan bulutundan mı ibaret diye düşündüğünüz, inanılmaz ötesi bir kitap.
başlamayanlar ve ilk defa başlayacaklar için not: başlamayın, iğrenç bir kitap.
çünkü "gelecek ne zaman bir vaat olmaktan çıkıp bir tehdit haline geldi?" diye soran bir adamı okumak o kadar da moral yükselten bir şey değil.