hayvanliktir ama posetin icindekilerin ne oldugu ayrica onem tasir.
yillar once ev arkadasimla yasadigim ortakoy'deki evimde bina onune birakmamiz gereken posetleri usengeclikten indirmemistik. ustelik sular da akmiyordu ve biz tipik bir umursamaz insan mantigiyla 9348 gun onceden duyuru yapilmis olmasina ragmen acil durumlar icin kullanabilecegimiz suyu biriktirmemistik. para siciyormuscasina bircok seyi eve aldigimiz damacana erikli ile halledebilsek de, ev arkadasimin aniden gelen durdurulmaz sicma istegi gecemizi hareketlendirdi.
uzun ugraslar ve telkinlerim sonunda "yok o bok sabaha kadar orada kalamaz" diye karar vererek, kendisini torbaya sictirtma cabalarim basarili oldu. 293 posete (evet, abartmayi seviyorum) koydugumuz o hic de siradan olmayan bok, salonun ortasinda duruyordu ve ne yapacagimizi bilmiyorduk.
"yok o bok sabaha kadar orada kalamaz" diye karar verdik tekrar ve o gece cop arabasinin gelecegini hatirladik. zaten copleri de indirmek gerekti. uzun tartismalar sonunda ikimiz de inmemeye ve cop/bok posetlerini camdan atmaya karar verdik.
gercekten cople dolu olan poset, buyuk bir gurultuyle mahalleyi ayaklandirdi cunku icindeki siseleri hesaba katmamistik. biraz iceride durduktan sonra - oncesinde isiklari da kapatmistik zaten ayilik yapan evin biz olmadigini belli etmek icin - sira bok posetine geldi.
bu nasil guzel suzulmek bu nasil endam, size anlatamam. hele yere dustugunde cikardigi o yumusak "pff" sesini hala dun gibi hatirlarim.