geçmişte erkek için evliliğin çoğunlukla düzenli bir cinsel yaşam için gerekli olan bir zorunluluk olarak yapıldığı göz önüne alınırsa özellikle günümüz gençlerininin cinsel yaşamlarını evlilik çatısının altına girmeden daha rahat bir şekilde yaşabilmelerinden dolayı evlilik ihtiyacı yavaş yavaş azalmaya başladı.
bunla beraber ekonomik koşullar, karşı cinsler arasındaki güvenin erozyona uğraması, kadının özgürleşmesiyle birlikte genişleyen yaşam alanı içerisinde erkek tarafından ona verilen kutsiyet imgesinin yavaş yavaş azalmaya başlaması erkeklerin evliliğe olan yaklaşımlarında ciddi tereddütlerinin oluşmasına neden oldu.
bir arkadaşımın iş görüşmesine dayanarak örnek vermek gerekirse işe alınmasın itibaren iki yıl içinde evlenmeyeceğine dair garanti istenmesi bile günümüz sosyal ve ekonomik koşullarında kendi kendine yetmekte bile zorlanan erkeğin evlilik kurumu gibi ciddi bir müesseye karşı kendini bundan uzak durma gerekliliği içinde hissetmesine de hak vermek gerek.
sonuç günümüzde yaşanan ekonomik zorluklar kolayca yaşanabilen ve tüketilen ilişkiler ve toplumsal ilşkilerde ve karşı cinse duyulan güven erozyonu gibi realiteler, erkeğin evliliği kendisi için gereksiz bir yük olarak algılamasını sağlıyor. tabi bu mantık yapısından hareketle herşeyi özgürce yaşabilmenin cazibesi dururken kendini yasal ve geri dönüşü bir hayli zahmetli olan bir kurumun kucağına atmak insana da bir hayli zor gelmiyor da değil hani..