toprağını işlediği zaman değil, işlemediği
zaman devletten kredi alan vatandaştır.
devlet politikası, mezopotamya arazilerini
işlemeyi değil işlememeyi teşvik etmekte.
pahalı gübre ithalatı nedeniyle, doğudaki
toprağını işleyen köylü, ürününü çok
pahalıya mal ediyor. ithal edilen ürünler
çok ucuz olduğundan, bizim yerli köylümüz
dışardan gelen bu ürünlerle rekabet edemiyor.
bu defa devletten yardım istiyor. devlet de
bu yardım çağrılarıyla uğraşma yerine
"toprağını işleme sana kredi vereyim" diyor.
ithalatı sınırlandırmak ve kontrol altına
almak devletin işine gelmiyor. çünkü yabancı
devlet ve yabancı firmalarla kapalı kapılar
ardında yapılan pazarlıklarda devletimiz
onlara yerine getirilmesi çok zor imtiyazlar
veriyor. hayvancılık için de aynı şey söz
konusu. dışardan ithal hayvan getirme projesi
yüzünden önce yerli yem üreticisi ithal pahalı
gübre yüzünden haritadan silindi. pahalı ithal
yem yüzünden yerli hayvan üreticisi emeğinin
karşılığını alamamaya başladı. devlet onlara
da "hayvan üretme sana kredi verelim" dendi.
yani onların da hayvan üretmemesi için elden
gelen yapıldı. nihayetinde, peşkeş çekilen
firmalar yurt dışından angus getirmeye başladı.
diyanet imamlara emir verdi, imamlar camilerde
"angus" helaldir vaazları verdi. kurban
bayramında yerli hayvanı 400 liraya, ithal
hayvanı 200-250 liraya gören vatandaş, nasıl
olsa helal diyerek ithal hayvana yöneldi.
böylece hem çiftçi hem hayvancı, kaçakçılık
ve dağa çıkmak da dahil, başka şeylere
yönelmeye başladı.