kasım 15 - aralık 12 tarihleri arasında acil yıkılacak binaların tespit edildiği komisyonda görev yaptığım, doğunun en güzeli ve en bahtsızı olduğuna inandığım şehir.
van ın merkezinde çarşı pazar insan dolu ancak, apartmanlar boş. neredeyse her sokakta, evden eve nakliye firmaları bir evi boşaltıyor. depremi 4 duvar içinde yaşamış olmanın etkisiyle insanlar az hasarlı evlerinde bile oturmayıp evlerinin yanı başına kurdukları çadırlarda yaşıyorlar. halkın bilinçlendirilmesinde ve bilgilendirilmesinde ciddi sorunlar var. hangi yardımın nerede ve hangi belgelerle yapıldığı ilan edilmeden insanlar o kurum senin bu kurum benim gezmek zorunda bırakılıyor. gidilen her kurumda vatandaşın sinir katsayısı da haklı olarak artıyor.
halkın mağduriyetinden bile rant elde etmeye çalışan insan müsvettelerinden de bolca var van da. sağlam evini 3 kat fazlaya kiraya veren, çadırların kış şartlarına daha dayanıklı olmasına yarayan izolasyon malzemelerini, sera naylonlarını fahiş fiyatlara satan, van a kesin hasar tespit çalışmaları için gönüllü gelmiş gibi gözüken meslek etiğinden uzak teknik personelin* acil yıkım kararı verilmiş binanın sahibine "ben senin binanı güçlendiririm" diyerek adamın aklını çelmeye çalışan insanlar var orada. çadır hırsızları da cabası.
binaların hasar görmesinin en büyük nedeni; elle karılmış beton kullanılması, düz demir kullanılması ki bu 10-12 sene önceki binalar için kaçınılmazdı, kolonları saran etriye aralıklarının fazla geniş olması, bitişik nizam yapılarda döşeme hizalarının birbirini tutmaması nedeniyle çekiçleme etkisiyle bir birilerinin kolonlarına zarar vermesi diyebilirim. yeni ev almak isteyenlere tavsiyem olacak, mümkünse üst katlardan bir daire alın. binanın göçmesi ihtimalini saymazsak zemin kata yakın katlardaki dairelerde duvarların dökülüp içinde yaşayanlara zarar verme ihtimali daha yüksek.
farklı kurumlardan yaklaşık 300-400 mühendis mimar vardı van da. yüzüncü yıl üniversitesi içindeki kız yurdunda barındırıldık. ama bu yurt binası, üniversite öğrencilerinin depremden sonra valizlerini toplamadan memleketlerine gidip, artçıların şiddeti azalınca eşyalarını almaya geldiğinde binaya kendi rızasıyla girdiğini imza karşılığı beyan ettikleri yurttu. 3 bakanın, garnizon komutanının, valinin, rektörün ve biz teknik personellerin katıldığı moral!!! toplantısında bir arkadaşın rektöre sorduğu bu durumla ilgili sorudan sonra verilen yarım yamalak bir cevapla toplantı bitirildi ne hikmetse.
devlet belki bütün imkanlarını seferber etti, ama hazırlıksız yakalandı bu afete. koordinasyon ve planlama eksikliği ilk göze çarpan durum oldu. umarım gerekli dersler alınır, bundan sonra olması kaçınılmaz depremler sonrasında ekipler daha koordineli ve planlı çalıştırılır.
van da kaldığımız 27 gün boyunca 1 gün izin yaptık ekip arkadaşlarımla. (insanlar orada yaşamaya mahkum, gidemiyorlar diyerek çok görmeyin ne olur. anadan babadan yardan ayrı olmak çok zor.) O izin günümüzde akdamar adasına gittik. mutlaka gidin görün.