kürtçe var mı yok mu konusunun bir "dil" meselesi olmaktan çıkıp, siyasi bir mevzu haline gelmiş olmasından kaynaklanan sorunsaldır.
osmanlı'dan ayrılan rumların, bulgarların, arnavutların, arapların, ermenilerin, macarların, lehlerin ve daha pek çok milletin dilinin var olup olmadığı hiç tartışma konusu yapılmaz.
hazindir ki, atatürkün, "türklerle birlikte savaşan ve bu ülkenin asli unsurlarından olan kürtler" diyerek tanımladığı bir milletin dili, sırf osmanlı'nın en zor zamanlarında bu sayılan milletler gibi davranıp ayrılmadığı için yok sayılır. adeta isyan edip kendi devletini o dönemde kurmadı diye cezalandırılır.
sadece varsaysak ki, 1900'ün başlarında kürtler de başarıp devletlerini, bugün ki anadolu dışında da olabilir- kurdular. bugün nasıl ki rumca var mı yok mu tartışmıyoruz, bu durum gerçekleşseydi bu sefer kürtçe diye bir dilin olup olmadığını da asla tartışmaz, umrumuzda olmazdı.
kantinde ingilizce parçanın çalmasına ses çıkarmayıp kürtçe müziği müzik kutusundan kaldırtan "üniversite öğrencisi"ni asla anlayamayacağım. annesinden öğrendiği bir dilden başka bir dil öğrenememiş, o yok denilen dili annesinden öğrenen 80 yaşındaki kadının diline "yok" diyenleri anlayamayacağım.
ama hiç değilse bir şeyi, sırf rasyonel olunması adına bekliyorum: madem kürtçe diye bir dil yok, bırakın da konuşulsun, okulsa okul, dershaneyse dershane kurulsun. olmayan bir dil kimi neden rahatsız etsin ki? öyle ya o yok ki? yok nasıl iş bulacak, yok nasıl üniversite gidecek... bırakın da bunu da o düşünsün. kimsenini iyiliği ondan iyi bilemeyiz. nasıl ki birinin bizim iyiliğimizi bizim yerimize düşünmesine tahammül edemezsek, biz de bu hataya düşmeyelim.