Teyzemlere gitmiştik, o zamanlar 7 yaşındaydım, yazmayı da yeni öğrenmiştim haliyle. Babam tek maaş okula zor yetiyordu paramız... Teyzemlerinse durumu çok iyiydi ve kuzenimin öyle bebekleri vardı ki;
-Gelinlikli bebek,
-Gerçek saçlı bebek,
-Ağlayan bebek,
-Gülen bebek,
-Osuran bebek,
-Envai çeşit bebek işte.
Yeni yıl kutlaması yapılacak, tabi teyzemler zengin, onların evine gidilirdi. O sene de oraya gitmiştik, kuzenimin bebekleri, sıra sıra duruyordu o dolabın üstünde. Nasıl bakıyorlardı bana. Beni al, beni al çığlıkları atıyorlardı. Kısacıktı boyum, nasıl alsaydım ki?
Çocukluğuma sığındım, tatlı bir tebessüm taktım suratıma, kuzenime gidip,
-Bana şu bebeğini verir misin? Biraz oynar bırakırım.
-Olmaz, annem kızar!
Diye karşılık vermişti bana. Çok tuhaf gelmişti, e oynadın diye kızacaksa niye aldılar dimi? Ama çocuk aklı, kuzenimin kaşarlık yaptığı aklıma gelmedi hemen... Sonra aynı salaksı tebessümle teyzeme gittim,
-Teyze, gelinlikli bebeği verir misin? Oynayıp, bırakıcam.
-Tamam ama dikkatli oyna, kırma.
-Peki...
Teyzem bebeği öyle bir vermişti ki, kafama mı vurdu? bebek mi verdi? anlayamadım. içimde yeşeren nefret tohumları, koca koca ağaçlar halini almaya başlamıştı. Dayanamadım, ileride bir kalem gördüm, usulca yaklaştım, ne de olsa, artık yazmayı biliyordum ve kalem bana lazımdı. Soğuk yemeğimle buluşacaktım; intikam!
Kaleme yavaş yavaş sokuldum, bir adım, bir adım, bir adım daha...Tükenmez kalemdi, pek te güzeldi. Gelin bebeği yatırdım kucağıma, yazdım üzerine. En sevdiğim cümle;
'Ali ata bak. '
Bebeği öylece bıraktım orada, kimse de anlamadı, ya da anladılar sormadılar.
Seneler, seneler geçti, eski anılardan bahsederken, tam 21 sene sonra ben;
-Teyze, bebeği zorla vermiştin ben de üzerini yazmıştım.
Dedim.
Cevap olarak teyzem sandıktan çıkardı bebeği, üzerinde yamuk yamuk yazıyordu harflerim.
Ve teyzemin bomba cümlesi;
-Bok vardı, erkenden öğrendin yazmayı, bir ay bekleyemedin!
Hiç bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum sözlük. Şerefsizlik bu işte;
' Ali ata bak. '