kitabını okumayıp filmini izleyenlerdenim. bilmiyorum kitabı ne kadar gerçekçi fakat filmde oldukça fazla göze batan sahne var. azıcık değinecek olursak,
- bizim kıytırık şehirler mobese dolu fakat filme göre vatikan'ın sokaklarında hiç kamera yok.
- karşıt maddenin çalınması çok büyük bir olay olmasına rağmen cernden sadece bir kadın bu duruma endişeleniyor.
- o bilim kadını* ve profesör olan diğeri çengel bulmacanın bile çözülemeyeceği sürede bütün olayları çözüyorlar.
- onlarca ceset görüyorlar ama pazardeki tezgahta elma, armut görmüş gibi tepki veriyorlar.
- sonra o öldürülenlerin katilinin yani tek başına illuminati olan gözlüklü adamın peşine düştükleri sahneler yok mu! yanlarındaki askerlerle bir yere giriyorlar ama o askerler salak olduğundan her defasında burda bir şey yok dışarıyı kontrol edelim diyerek hep birlikte mekanı terkediyorlar. nedense orada da bir gizli geçit oluyor ve iki maceraperest kimseye haber vermeden silahsız bir şekilde hoppadanak o geçitten içeri dalıyorlar.
- ölen papanın evlatlığı içinde bomba bulunan helikopteri olabildiğince havalandırıyor. sonra o patlayan bombanın gücü karadaki yapıları, insanları etkiliyor ama paraşütle helikopterden atlayan mübareğin paraşütüne yön veremiyor. adam helikopteri havalandırdığı aynı noktaya paraşütle konuyor. bunun yanında patlamanın ardından helikopterin parçaları yere düşmüyor.
filmin başlarında gerçekçi bir hava tatmayıp moda girmeseydim bunlardan bahsetmezdim. insanları bir kurguya hayran bırakmak istiyorsanız o işin içine olabildiğince gerçekçiliği de katmanız gerekiyor. bu nedenle filmi oluşturanlara naçizane, "biraz mantık yahu!" diyorum.