1 mayıs ın ısrarla taksim de kutlanmak istenmesi

entry2 galeri
    ?.
  1. işçi bayramının, cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turununda yapılacağı 1 mayıs'da bundan önceki senelerin aksine ısrarla ve ısrarla taksimde kutlanmak istenmesidir.konuyla ilgili aksiyon'da şöyle bir yazı var:

    'Hedef askerin gelip Taksim gezi parkına konuşlanmasını sağlayacak provokatif eylemlerin altyapısını hazırlamak. Çünkü EMASYA planları gereği; Taksim meydanında gelişecek olaylara askerin doğrudan müdahale yetkisi var. Böyle bir durumda polis de askerin emrine giriyor, gözaltılar dâhil olmak üzere bütün yetki, olaya müdahale eden askerî birliğin komutanına geçiyor. 1 Mayıs öncesi bütün plan bunu sağlamak. O gün, aynı zamanda Mecliste cumhurbaşkanlığı seçimi için ilk tur oylama yapılacak.

    Aksiyona bu bilgileri veren kaynak, son günlerde bazı grupların 1 Mayıs işçi bayramını özellikle Taksim meydanında kutlamak için bu kadar ısrarcı olmalarını anlamlı buluyor. Askerin bu şekilde olaylara müdahale etmesini sağlayacak provokasyonların baş göstermesi ve 1977dekine benzer yeni bir kanlı 1 Mayısın yaşanması halinde olayların nerelere tırmanacağını kestirmek zor değil. ilginç bir rastlantıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi, 11. cumhurbaşkanının kim olacağını belirleyecek ilk tur oylamaya tam da 1 Mayıs günü başlıyor. Birinci turda cumhurbaşkanı seçilemezse, dördüncü tura kadar sırasıyla 5, 9 ve 13 Mayıs tarihlerinde oylama yapılacak.

    Askeri Taksime çekmeyi amaçlayan bu bilgiler doğruysa, Aksiyon'un geçen hafta duyurduğu uyuyan provokasyonun hedeflerinden biri de istanbuldan başlamak üzere Türkiyeyi örtülü bir sıkıyönetime kadar götürecek olayların fitilini ateşlemek. Doğal olarak böyle bir ortamda Mecliste başlamış olan cumhurbaşkanlığı seçimleri bu gelişmelerden etkilenebilir ve yeni toplumsal olaylara kapı aralanmış olur.

    EMASYA (Emniyet Asayiş Yardımlaşma) planları denilen şey, 28 Şubat sürecinin yaşandığı günlerde, 7 Temmuz 1997de Genelkurmay ile Emniyet arasında imzalanan bir protokole dayanıyor. Dönemin Genelkurmay Harekât Başkanı Korgeneral Çetin Doğan ve dönemin içişleri Bakanlığı Müsteşarı Teoman Ünüsan ın imzalarını taşıyan bu protokol, askere valinin talebi olmadan toplumsal olaylara doğrudan müdahale etme yetkisi veriyor. Aslında EMASYA uygulaması eskiden beri Türkiye'de var olan bir şey; ama 28 Şubat sürecinde ortaya çıkan bu protokole kadar askerin her türlü müdahalesi valinin iznine tabiydi.

    7 Temmuz 1997 tarihli bu protokolün, askere doğrudan müdahale yetkisi veren maddesi şöyle:Toplantı ve gösteri yürüyüşü gibi toplumsal olayların şekil değiştirerek birçok bölgede geniş halk kitlelerine yaygınlaşması, şiddete, katliama veya anayasal düzeni bozmaya yönelmesi durumunda; EMASYA Komutanlıkları (bölge/tali), olayları yakinen takip eder ve birliklerin hazırlıklarını tamamlar. Olaylara müdahale edebilecek toplanma bölgelerinde, birlikleri hazır bulundurur. Olayların gelişmesini değerlendirir. Başta mülki amirler olmak üzere, ilgili kademelere bilgi verir ve gecikmenin yaratacağı mahzurları ortadan kaldırmak için olaylara müdahale eder.

    Gerçi, 1997 den beri 10 yıl boyunca istanbul'da askerin bu şekilde müdahalesini gerektirecek bir olay yaşanmış değil. EMASYA planları çerçevesinde her ildeki askerî birliklerin içinde bir asayiş güvenlik merkezi kurulmuş olması ve bu merkezlerin istihbarat çalışması yapması fişleme tartışmasına yol açsa da operasyonel yetkinin kullanılması bakımından genelde Genelkurmay'ın hassas davrandığı dikkat çekiyor. Nitekim, Hürriyet gazetesinin 17 Ocak 2007 tarihinde manşetten duyurduğu haber bunu gösteriyor. Haberde, istanbul'da 1. Ordu bünyesindeki 52. tümende oluşturulan EMASYA birliğinin Çağlayan meydanında ayaklanma bastırma tatbikatı yapmak istediği; ancak tankların da kullanılacağı bu tatbikatın medyada yer almasının yol açacağı yanlış anlamaların önüne geçmek için formüller arandığı vurgulandı. Ama ertesi gün, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Fethi Tuncel bu haberi yalanladı. Tuncel'in,'ilin her şeyinden vali sorumludur. Biz ancak kuvvet talebi olursa bunu karşılarız.'sözlerini kullanması bu açıdan önemliydi.

    Orgeneral Tuncel'in bu hassasiyetine karşın, gerek istanbul'da ortaya çıkması muhtemel toplumsal olaylar gerekse Güneydoğuda giderek tırmanan gerilim sebebiyle gözler yeniden EMASYA olgusuna çevrilmiş durumda. Nitekim, EMASYA hakkında bugüne kadar en fazla yazı yazan Ali Bayramoğlu, Aksiyon'un 638. sayısında şunları dile getirmişti: Nitekim son üç dört aydır, 8 Mart Kadınlar Günü, 21 Mart Nevruz, 1 Mayıs işçi Bayramı öncesi hazırlık gerekçesiyle asker kişilerin sıkça istanbul emniyetini ziyaret ettikleri, gözaltına alma, zabıtlama ve müdahale konusunda sorular sordukları sızan bilgiler arasında. Endişe, EMASYA planlarına tabi askerî birliklerin mülki idareden izin almadan kimi olaylara müdahale etmesi ve bu durumu ülkedeki gerginliği yükseltmek, özellikle emniyeti denetim altına almak için kullanması
    EMASYA protokolüne yöneltilen en önemli eleştiri, sanki sürekli bir sıkıyönetim hali varmış gibi düzenlemeler içermesi. Kimileri, EMASYA planlarının çerçevesini genişleten ve bu hükümet döneminde yayınlanan gizli bir yönetmelikten de söz ediyor. Böyle bir yönetmeliğin varlığı kesinleşmiş değil, ama 2005 yılı nisan ayında içişleri Bakanlığı 81 ilin valisine gönderdiği genelgede EMASYA planlarında yapılan yenilikleri duyurdu. Bu genelgede, bir ilde meydana gelecek olayda alınacak önlemler şöyle yer alıyordu:Karşı gücün imkân ve kabiliyet tesirleri gözlenecek, köprüler korunacak, devlet binaları güvenlik altına alınacak, yabancı temsilcilikler korunacak, itfaiye hazır kıta bekleyecek, dinî liderler korunacak, büyük alışveriş merkezleri korunacak, içme suyu arıtma tesisleri kontrol altına alınacak, akarsu göller ve barajlar kontrol altına alınacak.

    Genelkurmay da zaman zaman EMASYA direktifleri yayınlıyor. Bu direktifler Kara Kuvvetleri'nin hangi birliklerinin EMASYA görevlerinde ne şekilde kullanılacağını belirliyor. Genelkurmay, gerek 28 Şubat sürecinde oluşturulan Batı Çalışma Grubu faaliyetini, gerekse Sabah gazetesinin 31 Mart 2006 tarihinde Jandarma valiyi bile fişledi manşetiyle duyurduğu istihbarat çalışmasını EMASYA faaliyeti olarak nitelendirdi. Sabah'ın haberine göre jandarma Diyarbakırda, vali Efkan Ala başta olmak üzere kaymakamlar, vali yardımcıları ve öteki bürokratlar hakkında kapsamlı bilgi fişleri hazırlamıştı. Genelkurmay'ın bu konuyla ilgili açıklamasında, Haberde söz konusu edilen emirler, askeri birliklerin valinin talebi üzerine nasıl kullanılacağının esaslarını belirleyen EMASYA (Emniyet Asayiş ve Yardımlaşma) planları gereğince ihtiyaç duyulan bilgilerin toplanması amacına yönelik olup, hiçbir şekilde kişilere ilişkin bilgi talebi içermemektedir. deniliyordu.

    EMASYA kapsamında istihbarat çalışması yapılması, asayiş olaylarının önceden öngörülmesini sağlamak yaklaşımına dayanıyor. Ama bu faaliyetin ne ölçüde EMASYA kapsamıyla sınırlı kaldığı bugüne kadar hep tartışıldı. Örneğin Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün 2004 yılında gündeme getirdiği hainler listesi de EMASYA ile ilişkilendirildi. Bu listeyi gördüğünü belirten Ali Bayramoğlu'nun anlatımına göre liste 25 gazeteciden oluşuyordu ve Avrupa Birliği yandaşı, ikinci Cumhuriyetçi, ordu düşmanı, Atatürkçülük karşıtı kişiler başlığını taşıyordu. Bayramoğlu, 28 Şubat sürecinde 6 milyona yakın insanın fişlendiğini de vurguluyor.

    Bütün bu sebeplerle EMASYA faaliyeti yapmakla görevli güvenlik asayiş merkezlerinin istihbarat ve operasyon planlaması ile birlikte sübjektif kıstaslarla tehdit ve tehlike değerlendirmeleri yaptığı öne sürülüyor.''
    0 ...