Mobbingci zorunlu olarak yalancıdır, hafızası seçmecidir, her şeyi inkar eder, sapkın tertipçi ve kötü niyetlidir, kulak vermez, yetişkinler arası bir tartışmayı sürdüremez, vicdansızdır, pişmanlık duymaz, güce eğilimlidir, şükran duymaz, yıkıcıdır, esnek davranamaz ve bencildir, duyarsızdır, gayri ciddidir, güvensizdir ve olgunlaşmamıştır, çoğu kez mantık ölçülerinin ve her tür ahlaki düzlemin dışındadır.
Mobbing uygulayanların kişilik özellikleri aşağıdaki gibi gruplandırılabilir
Mobbingci antipatik kişiliklidir. Mobbingciler genellikle kendi itibarlarını yükseltmek ve ihtirasları uğruna, kötü niyetli ve hileli eylemlere başvurmaktan çekinmezler. Aşırı denetleyici, korkak ve sinirli bir yapıya sahiptirler. Daima güçlü olma isteği içindedirler. Korku ve güvensizliklerini bir başkasına çamur atarak yenmeye çalışırlar. Kendi hasta kişiliklerini saklamak amacıyla diğerlerinin manevi gelişimini önleyecek şekilde güç kullanma eğilimindedirler. Bu nedenle hep günah keçisi arayışı içindedirler.
Mobbingci ayrıcalıklı ve vazgeçilmez olduğuna inanır. Mobbingciler, örgüt hiyerarşisinde kendilerini güç uygulama ayrıcalığına sahip olduklarını düşünürler. Gerilimden beslenirler ve stresli bir örgütsel iklim, en arzu ettikleri doğal çevreyi sağlar. Bunlar, yönetici olamadıkları gibi liderlik vasıfları da yoktur. Örgütte idareci olmak veya idarecilik pozisyonlarını korumak için çırpınıp dururlar.Mobbingci narsist kişiliğe sahiptir. Narsist kişiler, klinik olarak sosyal özürlü olan ve korktuğu kişileri kontrol altında tutmak için, elindeki gücü kullanmaya kendini yetkili gören bir rahatsızlık biçimidir. Narsist kişilik, gerçekten ziyade gösterişli bir hayal ortamında yaşayan, kendini sürekli diğer insanlardan üstün gören· ve bunun kabul edilmesini arzulayan kimselerde görülen zihinsel bozukluk halidir.
insanlar genellikle başkasını, o kişinin kim olduğu ve neyi temsil ettiği için değil, kendilerinin neyi temsil ettiğine bakarak rahatsız ederler. Haset, kıskançlık, büyük hedefler ve meydan okumalar, psikolojik şiddetin temel nedenidir. Mobbing yapan iş arkadaşları, birine daha iyi çalıştığı, daha çok sevildiği için içerleyebilir. Diğerinin yeteneklerinden korkarlar; yüksek performansını, kendilerine meydan okuma gibi algılayıp içerleyebilirler.
Performansları kendilerinden daha iyi ve daha üretken birisininkiyle kıyaslanacağı için, yetenekli olana karşı psikolojik şiddet uygulamayı tek çıkar yol olarak görürler. Bu nedenle, basamakları kendi adımlarıyla çıkmak yerine, yukarıdakini kendi seviyelerine düşürmeye çalışırlar.
Erişkinliğin erken dönemlerinde başlayan, üstünlük hisleri, beğenilme ihtiyacı ve kendini başkasının yerine koyamayıp, insanlara uygun yaklaşımlarda bulunamama ile seyreden narsist rahatsızlık, mobbingci tarafından tüm örgütsel iklimi bozan bir kişilik sorunudur.
Narsistler kendilerinin başkalarından çok daha önemli oldukları duygusu içindedirler. Gösterdikleri başarıları, becerileri abartıp, olağanüstü olarak görüp, çok değerli ve yüksek bir şahsiyet! olarak bilinmeyi beklerler. Kendilerini büyük bir güç, engin bir deha, kusursuz bir güzellik ve mükemmel bir varlık olarak görürler.
Narsistler, kendilerini özel, benzeri olmayan ve kendilerini ancak çok zeki ve üstün nitelikli kişilerin anlayabileceğini düşünürler; sadece bu kişilerle ilişki kurup, dostlarını bu kişilerden seçmeye çalışırlar. Her narsist, çevresindekiler tarafından beğenilmeyi bekler; bunu hak ettikleri ve şahsına özel muamele gösterilmesi gerektiği inancındadırlar.
Diğer insanlarla ilişkilerinde bencilce, çıkar ilişkisi içinde hareket ederler. Başkalarının zaaflarından yararlanıp, hedeflerine ulaşmayı gözetirler. Kendilerini diğer insanların yerine koyup, onların hislerini, düşüncelerini ve duygularını anlama ihtiyacı duymazlar. Genellikle başkalarının başarılarını, değerlerini ve onların genel olarak varlıklarını kıskanabilirler. Diğerlerinin de kendilerini kıskandığını düşünürler.
Narsist bireyin temel özelliği, sınırsız başarı, zenginlik ve güç elde etme tutkusudur. Aşırı bir şekilde muhtaç olduğu özgüven duygusunu bulabilmek ve koruyabilmek için sürekli taktir edilmeyi ve kendine hayranlık duyulmasını ister. John Wise'in dediği gibi kendini sevme ve kendini koruma insanoğlunda hakim olan karakterlerdir; ancak mobbingcinin kendine karşı hayranlığı abartılı (narsist) bir hayranlıktır. Narsis kişiler her zaman özel işlem görme beklentisi ile kendilerini hukuk ve ahlak ilkelerinin üzerinde görürler. Hiyerarşik kademelerde hızla yükselmek için her tür ahlakdışı yöntemi kullanırlar. Bekledikleri hayranlığı ve taktiri kendilerine göstermeyenlere karşı acımasızdırlar.
Başkaları onu hafife alır, eleştirir veya yenilgiye uğratırsa; aşırı bir öfke, öç alma duygusu ve kızgınlık duyarlar. Bu kişilerin evine, bedenine saldırılırsa bu kadar öfke duymazlar. Yenilgi anında veya sonrası sübjektif değerlendirmeler ve yargı kusurları ile hareket ederler. Yücelik ve yanılmazlık saplantıları onlarda narsist yaralanmaya sebep olur.
Mobbingci, paranoid baskıcı ruh hali gösterir. Mobbingciler başkalarının niyetlerinden aşırı derecede kuşkulanma, hatta sürekli insanların kendi aleyhinde komplo hazırlığı içinde oldukları yönünde kuşku duyarlar. Paranoid baskıcı ruh halinde olan mobbingciler, kendilerine kurulduğunu sandıkları komplolarla başa çıkmak için, kafalarında sürekli karşı komplo kurma uğraşısı içindedirler.
Paranoid baskıcı ruh halinde olanlar her şeyden ve herkesten şüphelenirler. Şikayetleri daha çok çevrelerindeki kişilerden kötülük beklemek ve kendini güven içinde hissedememe yönündedir. Bu kişilerin en belirgin özellikleri, aşırı bencillik duygusu şeklinde kendini belli eden davranış bozukluklarıdır.
Mobbingci, baskıcı ruh hali içindedir. Mobbingcilerde obsesif-kompulsif davranışlara çok sık rastlanır. Obsesyon ve kompulsiyon terimleri, hem patolojik davranışları, hem de kişilik bozukluklarını ifade eder. Obsesif-kompulsif bozuklukta obsesyon zorunlu düşünceleri, kompulsiyon ise, zorunlu davranışları tanımlar. Bu hastalarda abartılı düzen, intizam, cimrilik gibi kişilik özellikleri ile birlikte kaygı, gerginlik ve dikkati toplamada güçlük çekme, aşırı korku belirtileri, unutkanlık, dengesizlik, sinir bozukluğu, ruhsal çöküntü, yorgunluk ve uzun süren gerginlik gibi belirtiler vardır.
Obsesif ruh halinde olan mobbingciler, denetimleri altında bulunmayan ve sürekli kendini tekrar eden olumsuz, hoş olmayan düşünceler içindedirler. Bu bir tür nevroz halidir. Bu tür nevroza sahip kimseler, belirli davranışları tekrar etmekten kendilerini alıkoyamazlar. Kafalarına taktıkları konularda ısrarlı ve tekrarlayıcı düşünce içindedirler. Herhangi bir konu bilince takılarak korku ve bunalım yaratır. Bu kişiler bilinçlerine takılan düşüncelerden kurtulmaya çalışsalar da, bunu başaramazlar.
Mobbingci düşmanlık yapmaktan kendini alamaz. Mobbingci örgüt hiyerarşisinin neresinde bulunursa bulunsun, başarıya azmetmiş bireylere karşı yıldırma politikası gütmeyi, önemli bir görev olarak görür. Ben merkezci ve egoist insanlar oldukları için, örgütsel etik değerleri hiçe sayar ve örgütsel çıkarları göz ardı ederler. Onlara göre örgüt ve çalışanlar onlar için vardır. Onların çıkarıyla örgütün çıkarı aynı anlama gelir. Onların çıkarından bağımsız bir örgütsel çıkar düşünülemez!.
Mobbingci kurumsal kimliğe sahip olduğuna inanır. Psiko-terör yanlıları kendilerini gerçek kişi değil, gerçek üstü veya olağanüstü insanlar olarak görürler. Onlar her hangi bir kişi değil, kurumdurlar!. Gerçek kişi değil, tüzel kişiliğe sahiptirler.
Mobbingcinin şahsına yönelmiş bir direnç, kurum çıkarlarına yönelmiş bir tehdittir. Onun saldırı yeteneğini zayıflatan her karşı duruş, örgütün hedef ve stratejilerine yönelmiş bir tehdit olarak görülmelidir!. Mobbingciler kendi çıkarlarını örgütsel çıkarlara denk saydıkları için, kendilerini rahatsız eden her davranışa karşı acil önlem alınmalıdır; çünkü bu bireysel değil, örgütsel bir sorundur!.
Mobbingci, sadist kişiliğe sahiptir. Sadist ruhlu mobbingciler, yaptıkları eziyetten haz duyarlar. Mobbingcilerin geneli sadist kişiliklidir. Özel ve toplumsal çevrelerinde dışlandıkları için, kurumsal kimliklerini (bunların kurumsal kimliklerinin dışında başka kimlikleri olmadığı için, kurumsal kimliklerini kaybedince derin bir yalnızlığa sürüklenirler) kullanarak, astlarına ve bazen eşit statüdeki insanlara karşı çok saygısız, kaba ve saldırgan davranırlar.
Kurbanın zor durumda kalmasından sadistçe zevk alırlar ve geçici bir ferahlama duyarlar. Yıldırma davranışına başvurarak, girdikleri krizden kurtulurlar. Ne yazık ki tüm müptelalar gibi, mobbingcileri de hastalıklarından kurtaracak, esenliğe kavuşturacak altın vuruş henüz geliştirilmemiştir.
Mobbingci, kendi normlarını örgüt politikası haline getirmeye çalışır. Yıldırmayı ve silikleştirmeyi bir politika olarak benimseyen psiko-terör yanlıları, başkalarını baskı altına almak gibi temel bir amaçları olduğu için, inisiyatiften değil, itaatten, özerk davranışlardan değil, disiplinden, motivasyondan değil, korkudan yanadırlar. Sürekli kuralları hatırlatır ve yeni yeni kurallar koyarlar. Kendi kurallarını örgütsel norm olarak görürler; bu nedenle, kendi normlarına uymayanları itaatsizlikle, disiplinsizlikle ve isyankârlıkla suçlarlar. Mobbingci, önyargılı ve duygusaldır. Psiko-terör uygulayanların davranışlarının rasyonel temeli ve izahı yoktur. Mağdurun şiddete maruz kalması; dinsel, sosyal veya etnik bir nedene dayanabileceği gibi, gösterdiği yüksek bir performans, elde ettiği bir fırsat, beklenmeyen bir terfi veya ödül, mobbingcileri harekete geçirmeye yeter. Hatta psiko-kabadayının saldırısı için bunlar gibi önemli bir neden gerekmeyebilir. Onun sevmediği birine benzemek! bile kurbana saldırı için bir neden olabilir.
Mobbingci kötü kişiliklidir. Psikiyatrist M. Scott Peck, kötü kişilik teorisinde, kötü insanların kendi hasta kişiliklerinin bütünlüğünü korumak ve sürdürmek için, başkalarının ruhsal gelişimini, güç kullanarak yok etmek istediklerini öne sürmektedir.