Freud'a göre insanoğlunun doğuştan getirdiği iki temel eğilimi vardır; bunlar: Cinsellik ve saldırganlıktır. Bu iki temel eğilimlerin güçlü olması, insanoğlunun bir toplum içinde uyumlu yaşamasını zorlaştırır. Mobbingciler, doğuştan getirdikleri bu iki dürtüden saldırganlık dürtüsünün etkisini fazla hissederler.
Mobbingciler, düşmanlık duyguları yüksek insanlardır. Kinle doyar, düşmanla beslenirler. Düşmanlarının olmaması durumunda başka bir düşman bulmada zorlanmazlar. Kontrollü gerilim stratejisi uyguladıkları için, düşmanlarının güçlü olmasını istemezler. O nedenle güçlü düşmanlarını zayıflatmak ve yok etmek için ellerinden geleni yaparlar; ancak düşmansız da duramazlar.
Mobbingciler genellikle duygusal kabızlık içindedirler; ancak bu onların depresyon ve manik taşkınlık gibi aşırı psikolojik reaksiyonlar göstermelerini engellemez. Mobbingci genellikle zihinsel takıntı içindedir. iç çatışmaları nedeniyle sinir ve kas tepkileri durur ve duygusal tıkanma yaşar. Bu durum onun, hukuk, etik, onur, şeref ve vicdan ölçülerinin dışına kolaylıkla çıkmasına neden olur.
Mobbingci yalancı bir ruh haline sahip ve düşman yaratma ihtiyacı içindedir. Bunlar yalanla beslendikleri için her zaman; beyaz, gri ve kara propagandaya başvurma gereği duyarlar. Hedef seçtiği insanlarda eğer bir kusur, hata veya suç varsa, bunları abartma, bunların olmaması durumunda ise, varmış gibi göstermek için yalana başvurmaları kaçınılmaz olur.
Thomas Hobbes'e göre insanın doğasında onu kavgaya sürükleyen üç faktör vardır. Bunlar; rekabet, güvensizlik ve şöhrettir. Mobbingci bu üç faktöre karşı aşırı ihtiyaç duyar. Bu nedenle mobbingci genellikle mantık ölçülerinden uzak, heyecanlandırıcı, kışkırtıcı bir dil kullanır; çatışmadan ve acı vermeden hoşlanır; şiddetin devamı için elinden geleni yapar ve bunda kendini görevli sayar.
Psikolojik şiddet uygulayanlar genel olarak; ilgi açlığı çeken, zayıf kişilikleri nedeniyle övgüye aşırı ihtiyaç duyan silik karakterli insanlardır. Suçlayıcı ve yargılayıcıdırlar; bu nedenle sürekli olumsuz senaryolar kurarlar. Bu senaryonun oyuncusunu bulmakta zorluk çekmezler. Senaryolar, gerilim ve şiddetle doludur. Oyuncunun yanında kendisini koruyacak ve yerine göre kendi yerine oynayacak figüranlara ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle rol yapmaları doğal halleridir.
Psikolojik şiddet uygulayanlar (mobbingciler), kendilerini fazla tanımazlar; kendileriyle birlikte hareket eden(ler)in güçlerine göre kendilerini güçlü hissedebildikleri gibi, bunların olmaması durumunda kendilerini aşırı zayıf ve savunmasız hissederler. Bu ikili tutumları onların kendileriyle ve mağdurla ilgili her tür tutum ve davranışı abartmalarına neden olur.
Mobbingcilerin eylemleri, hayata ve farklılıklara değer vermemelerinden, sahtekarlık ve numaracılıklarından, şişirilmiş benlik algısı yani kendini büyütme gereksiniminden kaynaklanır. Mobbingcinin kişiliği, aşırı kontrolcü, korkak, nevrotik ve iktidar açlığı gibi niteliklerle tanımlanabilir. Hareketlerinin çoğu, güvensizlik ve korkudan doğan kıskançlık nefret· ve saldırganlık şeklindedir.
Leymann'a göre, mobbingciler, kendi eksikliklerinin telafisi için, psikolojik şiddet (mobbing)e başvururlar. Kendi adları ve konumları adına duydukları korku ve güvensizlik, onları başka birini küçültücü davranmaya iter. Bu açıdan mobbing eylemi şüphesiz bir kompleksli kişilik sorunudur.
Psikolojik şiddet uygulayanların psikolojilerine ilişkin ampirik araştırmalar pek yapılmamıştır ancak, kendilerini olduğundan üstün göstermek isteyen bu kişilerin, iki yüzlü, astlarına zulmedebilmek için, üstlerine karşı aşırı yaranmacı,· onursuz ve sahtekar tavırlı insanlardır.
Mobbingci Kişiliğin Özellikleri
Mobbingcilerin güçlerinin kaynağı ne bilgileri, ne karizmaları, ne de becerileridir; güçlerinin bir tek kaynağı vardır, o da üstlerine gösterdikleri sahtekarca ve abartılı saygıdır. Aslında bunlar insana saygı göstermediklerinden dolayı, üstlerine de saygı göstermezler; ancak çevreleriyle barışık, uygulamalarında haklı olmadıkları için, abartılı bir saygıyı kendilerini güven içinde görme ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kullanırlar.
Mobbing uygulayanlar, genellikle bunu bir alışkanlık haline getirmişlerdir. Hedefin siz veya başkası olması onun için önemli değildir. Siz olmazsanız mutlaka bir başkasını bulmakta gecikmeyecektir. Nedenin önemli veya önemsiz olmasının da onun için bir anlamı yoktur. Mobbingci kendi hasta psikolojisi, yaralı egosunu tatmin etmek için, küçük nedenlerden büyük kavgalar çıkarmaya her zaman hazırdır.
Mobbingcinin karakterinde yanlışları üzerinde düşünmek yoktur. Kendileri dışında herkesi suçlarlar. Kendi konumlarını destekleyenlere karşı aşırı yaranmacı ve övücü davranırlar. Kendileri için iyi olan, herkes için iyi, kendileri için kötü olan ise, herkes için kötüdür şeklinde sapkın bir inançları vardır. insanların önerilerine ve yapıcı eleştirilerine asla tahammül göstermezler.
Mobbingci kendiliğinden harekete geçmediğinden, daha çok başkasının yönlendirmesiyle hedefe kilitlendiği için davranışları itibariyle ahenksizdir. Bu ahenksizlik onu dıştan denetimli kişi olmaya iter. Dıştan denetimli kişi, kendi istek, ihtiyaç algılama ve yorumlarından çok, kendisini denetleyenlerin istek, ihtiyaç, algılama ve yorumlarına göre davranır.
Mobbingci toplumsal ve örgütsel değerlere bağlı olmadığı için, bu nedenle ahlaki olgunluğa da sahip değildir. Dolayısıyla ahlak ilkelerine göre doğru ve yanlış davranışlar konusunda akla uygun kararlar verebilecek gelişmişlik düzeyi göstermez. Ahlaki zafiyeti mobbingciyi kendisinden zayıflara karşı aşırı zalim, kendisinden güçlülerin istek ve emirlerine karşı aşırı uysallık göstermeye iter.
Mobbingci duygusal açıdan hem yalnız hem de tıkanmıştır. Mobbingci çevresiyle barışık olmadığı gibi, kendisiyle de barışık değildir. Bu nedenle, sürekli önüne geçemediği iç çatışmalar yaşar. Bu durum onda sinir ve kas tepkilerinin durması veya düşünce zincirinin kopması şeklinde ortaya çıkan duygusal tıkanmaya neden olur.
Mobbingciler de mağdurları gibi yoğun stres altındadırlar. Çevrelerine güven vermedikleri için, kendileri de güven hissi içinde değillerdir. Astlarına karşı baskıcı, zalim, üstlerine karşı cesaretsiz, korkak ve riyakardırlar. Onlara karşı oldukça nazik ve diplomatik davranırlar. Zayıf karakterli ve karmaşık bir kişilik yapısına sahiptirler.
Çok çalışıyormuş ve örgüt için vazgeçilmezmiş pozlarına rağmen, aslında mobbingcilerin en sevmediği şey, örgütte diğer insanların başarısıdır. Örgütteki diğer çalışanların daha yetenekli olması onları korkutur. Yüksek başarıya sahip bir astın varlığına içerleyebilirler ve bu durum mobbing sürecini başlatabilir.
Diğer insanların kişiliklerine ve haklarına önem vermeyen mobbingciler, kendi önlerine çıkabilecek, kralın çıplak olduğunu söyleyebilecek olandan başlayarak psikolojik şiddeti yayar ve bunu bir örgüt politikası haline getirmeye çalışırlar.
Psikolojik Eğilimler Bakımından Mobbingci Kişilik
Zorbaca davranışı alışkanlık haline getirmiş mobbingcinin kendine özgü kişilik özelikleri vardır; bu özelliklerden temel psikolojik eğilimler üzerinde aşağıda kısaca durulmuştur. Genel olarak mobbingcinin kişilik özellikleri şunlardır: