bazen cesetten tek farkımın zaman içinde çürümeyişim ve kokmayışım olduğunu düşünüyorum, ne bileyim koksam bi' tuzlayıp güneşte kurutan falan olurdu herhalde. daha üstüme tuz atanı yada tütsüleyip soğuk kilere kaldırmaya yelteneni falan görmedim. işte yine böyle kendimi ceset sandığım bir halet-i ruhiyedeyken yoğun bir dürtü ''al başını git'' diye membrana tympanicamı yırtarcasına desibel desibel haykırıyor.
aslında başımı da bırakabilsem işte o zaman gidebilirim belki, ya da gitmemin bir anlamı olur. ama öyle olmuyor işte bi' bok yiyeceksen elin mahkum başını da alacaksın arkadaş, her şeyi unutup çekip gitmek yok. acılar, pişmanlıklar, keşkeler, yüzünü bile görmek istemediğin zevatların simaları hipokampusunda depolu bir şekilde peşin sıra gelecekler, hasılı kaçtığın her şey aslında seninle ama senin haberin yok amına koyim...
ailesi, çoluk çocuğu yani hayatta yaşamak için sebebi olanların yapması çok büyük bencillik, onlar yapmasınlar bu eylemi. olmayanlar için belkide fark etmez yada fark edilmez...
bir gün ceketimi alıp gideceğim, döneceğimi sanacaklar, sigara almaya gitti falan diyecekler...*