başbakan fransa'yı eleştirirken "557 kişilik meclis 55 kişi ile toplanmış, onların da 40 küsur kişisinin onayı ile bu yasa geçmiş. böyle bir laubalilik böyle bir ciddiyetsizlik olamaz" diyor. haklı.
dönüyoruz bize... milletvekillerine zam yapılması hakkındaki yasa sabaha karşı 04:00'Te oylanıyor. pek milletvekili yok zaten oylayan sabahın dördünde. meclsi başkanı "var mı söz almak isteyen" diyor, bir Allah'ın kulu da çıkıp "ben gerekçemizi anlatayım halkımıza" demiyor. dese nolacak zaten ? halkı o saatte günün yorgunluğunu atıyor, üçüncü rüyasını görüyor. ve bunlar hep bunlara göre ayarlıyorlar işlerini. ne kadar mide bulandırıcı değil mi? oturdukları yerden oyluyorlar, yarım dakika içinde iş bitiyor.
ertesi gün gazeteciler meclis bahçesinde onlarca milletvekilini yakalayıp soruyorlar "millletvekillerine, emekli milletvekillerine yapılan zamlar hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye, hepsi koşup geçiyor yanlarından ve sırıtıyorlar. utançtan diyeceğim ama değil belli. o ifade "aha ulan kaçamadık tıhsetıhsesıse" ifadesi.
aynı gün halkın, trafik çilesine katlanmayayım diye bindiği istanbul deniz otobüslerinde küçük arabalarda %30, ciplerde falan %75 civarı zam yapılıyor. yani yine 550 milletvekilinin figuran olan ve işleri sadece oy butonuna basmak olan en az bi 450 tanesinin falan bu yangından mal kaçırır gibi yaptıkları zammı biz karşılıyoruz.
ne güzel iş lan! böyle bir iş yok yemin ederim. oturuyorsun ve diyorsun ki "maaşım bu sene kaç olsun lan? şu kadar olsun evet!". kendi kendine zam veriyorsun işe bak. kaymak...
