Okuyorum gazeteler de, Türkiye Fransa'ya çok feci yaptırımlar yapmış doğrusu, öyle böyle değil, hani acıdım Fransa'ya, acaba diyorum hafifletsek mi biraz, bi kötü oldu benim içim arkadaşlar, çok acımasız olmuşuz, harap etmişiz canım adamları. Hey allahım ya, tavşan dağa küsmüş, dağın haberi yok.
Ayrıca yaptırım güçlü bir ülke tarafından bir başka ülkeye yapılan bir çeşit cezalandırma yöntemidir. Ne kadar milli duygulu insanlar olsakta objektif bakıldığında bu böyledir, yani açıkcası Fransa'nın da çok da sikindeydi bizim ucuz yaptırımlarımız. Hep aynı hikaye, elçiyi çagırırız, çagır gelsin mına koim.
Şimdi ben komplo teorimle olayı özetliyim, sarkozy ermenilerden oy almak için böyle bi duruma girdi, 577 milletvekilinden 70 tanesi vardı ya da yoktu, sonuç itibariyle geçti, yalnız senatodan dönecek bu durum, kabul edilmeyecek, sonra ermenilere bakın biz geçirdik ama demokrasi ülkesiyiz senato onaylamadı, ama mücadelenizi destekliyoruz denilecek, ordan bir oy kapıcak, sonra türkiye'ye dönüp bakın dış işleri bakanımızda istemiyordu zaten çogunluk istemiyordu ama o gün meclis de az milletvekili oldugu için geçti, son anda hatamızın farkına vardık deyip senatodan olayı çevirdik denilecek, hop iki taraf da memnun, etti mi sana türklerden de 1 oy.
Tabi bu durum dış ülkelerin işine yarayacak çünkü avrupadan uzaklaştığını, çelişkiler yaşadığını düşünen ortadoğu halkı (örn: iran) türkiye'ye daha sıcak ilişkiler kuracak -ki zaten batının istedigi de ortadoğuyla sıcak ilişkiler içinde olmamız.
Ayrıca;
Fransız gazetesi La Croix' in ''on est passes par la en 2011. Puis, tout est rentre dans l'ordre'' yazılı başlığında, 2001 yılında da bu senaryoyu yaşamıştık, ardından yavaş yavaş her şey yeniden yoluna girdi demesi bizim yönetici kardeşlere kapak olur.