geçmişe dair bir iddianın varlığı veya yokluğu neye göre belirlenir? kafası basmayanlar için bu bir muammadır elbette, çünkü beyin bedava olmasına rağmen zahmet edip bir tane edinmemişler. 'bu olay olmuştur' derken 'kanıt olmadan mı, öylesine mi diyorsun be pezevenk' diye bir laf söylemişti eskiden önemli bir devlet büyüğümüz.
şimdi ise düşünme organı olarak g.t yerine beyin kullananlara hitaben: tarihi bir olayda nüfus kayıtları, göç kayıtları, diğer ülkelerin istihbarat raporları, döneme şahitlik etmiş kişilerin anıları, günlükleri, yazdıkları kitaplar birer argüman olarak değerlenirilebilir. 'istanbul'da bi amca var, bize soykırım yapıldı dedi'... bu mu soykırımın kanıtı.
ben bu soykırım konusunda baştan beri hep şunu savunuyorum: bu dünyada insanlık çoktan ölmüştür. ermeni soykırımı gibi böylesine uyduruk bir iddianın savunulabilmesi dünyanın çivisinin çıktığının önemli bir göstergesidir. daha 1994'de ruanda'da kelimenin tam manasıyla bir soykırım yapıldı, avrupalılar da dahil sokaktaki vatandaşlara sorsanız haberi olan adam bulamazsınız. ortada böyle açık-seçik bir olay varken medeni ve insancıl avrupa ülkelerinin umrunda değil de neden 100 yıl önce olmuş mu olmamış mı hala tartışılan bir şeyin üstüne bu kadar fazla eğiliyorlar?
şimdi yine düşünme organı g.t olanlara dönelim: sizi zaman makinesiyle o tarihe götürüp tüm olanları canlı izletsek bile inandığınızdan vazgeçmezsiniz. işte fanatik düşünceler insanı böyle aptallaştırır. olanları izlemeye devam edin, nasıl kaybettiğinizi göreceksiniz.